Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HTu2013BAu20132014u2013MMBu2013TRu2013013 H. 8 Cumâde’l Ûlâ 1435
M. Pazar, 09 Mart 2014

Basın Açıklaması Avrupa Birliği Çapında Kadına Yönelik Şiddet Konusunda Yapılan Bir Araştırma, Kadının Güvenliğini Sağlamak İçin Cinsiyet Eşitliği Yasalarının Bir Kez Daha Yetersizliğini İspatlamıştır

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı [FRA] tarafından 05 Mart Çarşamba günü yayınlanan yeni bir araştırmaya göre Avrupa Birliğindeki kadınların üçte birinin on beş yaşından beri fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını ortaya koydu. Yani bu oran, aşağı yukarı 62 milyon kişiye eşdeğerdir. Bu konuda yapılan ve 28 Avrupa ülkesini kapsayan en kapsamlı ankete göre Avrupa kıtasının her on kadından biri bir çeşit cinsel şiddete, yirmi kadından biri de tecavüze maruz kalmaktadır. Buna ek olarak onlardan %55'i hem de çoğu iş yerinde cinsel tacize uğramaktadır. Üst düzey yönetim pozisyonlarında çalışanların %75'nin onuru ayaklar altına alınmaktadır. Bu içler acısı durum, kadınların yükselmesinin yolunun çalışma olduğunu terennüm edenlerin iddiasını çürütmektedir. Ayrıca anket, alkol ve şiddet kullanımı arasında bir bağlantının olduğunu göstermektedir. FRA Direktörü Moten Kjaerum "Ortaya çıkan tablo, pek çok kadının hayatını etkileyen yaygın bir istismar tablosudur." dedi. İlginçtir ki raporda kadına şiddetin en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla Danimarka [yüzde 52], Finlandiya [yüzde 47] ve İsveç'tir [% 46]. Bu ülkeler BM Kadın-Erkek Eşitliği Endeksi, Dünya Ekonomik Forumu 2013 Raporu ve Avrupa Enstitüsü Cinsiyet Eşitliği Raporuna göre toplumsal cinsiyet eşitliği yasalarının uygulanmasında en gelişmiş devletler olarak adlandırılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu Adalet ve Özgürlük Birimi sorumlusu Joanna Goodey "Yıllar önce cinsiyet eşitliği kanunları yaptık, ama ne yazık ki pratikte uygulanıyorlar mı?" diye sormaktan kendini alamadı.

Araştırmanın endişe verici sonuçları, bu sorunun nasıl çözüleceğini görmezden gelen laik liberal Batı ülkelerinde, şiddetin milyonlarca kadının yaşamından bir parça olduğunu göstermektedir. Üstelik bu sonuçlar, İslami ictimaî sistemini kınamak için istismar edilen, kadınların saygı ve refahını sağlamak için en iyi çözüm olarak görülen Batı kanunlarının cinsiyet eşitliği konusunda başarısızlığını ortaya koymaktadır. Bütün bunlar, şu soruları akla getiriyor: Neden laik devletler, sivil toplum örgütleri ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlar, CEDAW gibi antlaşmalar aracılığıyla kadına yönelik şiddetin çaresi olarak İslam dünyasında bu tür yanlış mefhumların yayılmasında ısrar ediyorlar? Kadın ile ilgili değerleri ve sistemleri kendi topraklarında bile başarısızlığa uğramışken nasıl bu devletler küresel rol üstlenmeye cesaret edebilirler? Nasıl kendilerini kadın hakları konusunda dünyanın jandarması olarak görebilirler? Liberal özgürlükleri bir yaşam tarzı olarak benimsemek, aşırı alkol tüketimine ve ahlaksızlığa yol açmadı mı? Kadınlar için tehlikeli bir ortam oluşturmadı mı? Durum böyleyken nasıl feministler ve laikler, İslam'ın kadınları aşağıladığı, sosyal kanunlarında cinsiyet ayrımı yaptığı ithamı ile İslam'ı suçlayabilirler? Oysa bütün bunlar, İslam tarafından yasaklanmış ve çirkin görülmemiş midir?

Batının, cinsiyet eşitliği ilkesi kadınların onurunu korumanın bir yoludur diye ortaya attığı iddia, aldatmacadan başka bir şey değildir. Batı, bilinçlendirme kampanyaları yürüterek veya kadına uygulanan şiddetin çözümüne ilişkin yasa ve politikaları revize ederek hâlâ neyin peşindedir. Bilmiyor mu ki altından testi olsa da susuz kuyudan su dolmaz. Hâlbuki Hilafet tarafından uygulanan İslam'daki ictimaî sistem, her düzeyde kadının korunmasını devlet politikasında temel esas kılar, bu soruna kalıcı çözüm sunar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem asla eşlerine ya da kadın akrabalarına veya herhangi bir kadına, bırakın şiddeti elini dahi kaldırmadığı bilinmektedir. İslam'daki ictimaî sistem, bireysel arzular peşinde koşulmasını ve kadının aşağılanmasını engelleyen hükümler koyarak kadının onurunu korumaktadır. Bunun yanında sürekli kadının statüsünü güçlendirmekte, kadının iffetine dil uzatan kimselere caydırıcı cezalar uygulamaktadır. İşte bu hükümlerin uygulanması, güven ve saygının egemen olduğu bir toplum oluşturur. Bu yüzden biz, Müslüman kadınları liberal Batı sistemindeki cinsiyet eşitliği ilkesini reddederek, yalnızca İslami Şeriatın hükümlerine bağlanmaya davet ediyoruz.


Dr. Nesrin Nevaz
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu Üyesi

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER