Tancir News. kz internet sitesi muhabiri, Almatı Şehir Mahkemesi basın muhabirinden beş Hizb-ut Tahrir üyesinin cezaya çarptırıldığını aktardı. Mahkemeye göre Muhit Musa Hasanov, Ashat Sarsambayev, Arpolat Ospanov, Kiyaniş Botbayev ve Olansin Duyasenba, Almatı'da Hizbin aşırılık içeren fikirlere teşvik edildiği toplantılara katıldıkları, özellikle şiddet yoluyla anayasal düzeni değiştirmek ve İslami Hilafetin kurulması yönünde davette bulundukları belirtildi. Gençler, siyasi parti olan Hizb-ut Tahrir üyesi olduklarını kabul ettiler. Ancak aşırılık içeren herhangi bir örgüt ile olan bağlantılarını reddettiler. Hizb-ut Tahrir'in Almatı sorumlusu Musa Hasanov, anayasal düzenin maddi eylem yoluyla devrilmesine teşvik etmek ya da Kazakistan'ın toprak bütünlüğünü tehdit etmek, ülkenin dini ve milli birliğini yıkmak gerekçesiyle sosyal, ulusal, ırksal, etnik ve dinsel düşmanlık ve kini körüklemek suçlamasıyla suçlu bulundu. Hasanov yedi buçuk yıl hapis ve ağır şartlarda çalışma cezasına, Ospanov, Sarsambayev, Duyasenba ve Botbayev de 6 yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Aldatma, yalan ve ihanet, Orta Asya'daki mücrim rejimlerin en bariz özelliğidir. Kazakistan'ın mücrim Nazarbayev rejimi, bunun apaçık bir örneğidir. Ülkede insanlar, konut sıkıntısı çekiyor. Yoksulluk nedeniyle çocuklar, normal okullara bile gidemiyor. Bu nedenle çoğunluğu, alkol ve uyuşturucu satmak için sokaklara takılıyor. Kazakistan, doğal kaynaklar açısından zengin ve geniş toprakları sahip bir ülkedir. Ülkenin zenginlikleri, Nazarbayev'in yakınlarının ve yolsuzluğa bulaşmış yetkililerin cebine akıtılıyor. Kazakistan hapishaneleri, tüm dünyada işkence ve mahkûmların ölümleri ile tanınıyor. Yukarıda belirtilenler, insanları yöneten mücrim Nazarbayev rejiminin kötülüklerinin sadece bir kısmını temsil eder. Şeytan, bu mücrim aileyi idare eden kişi gibi görünüyor. Kuranı Kerim, şeytanın insanları saptıracağını belirtti. Allah Subhânehu ve Teâlâ melun şeytanın diliyle şöyle buyurdu: قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ ثُمَّ لآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ "İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın! Dedi." ^{[Araf 16-17]} Mücrim Nazarbayev rejiminin, halkına nasıl eziyet ettiğini, hakka davet eden herkesi takip ettiğini, dosdoğru hak yoldan saptırmak için yalan ithamlar ile onları nasıl suçladığını biliyoruz.

Ey Kazakistan'daki Müslümanlar! Lakabı Ebu'l Fetih-Zaferlerin babası olan Sultan Baybars'ın gerçekten halkını nasıl temsil ettiğini bir hatırlayın. Baybars, İslam'ı yaşam tarzı edinmiş ve ona göre hükmetmişti. Despot Nazarbayev rejiminden sadece İslam ile kurtulabilirsiniz. Bütün insanlığın sorunlarını sadece İslam çözebilir. Çünkü İslam, insan fıtratına uygun düşer ve akla kanaat verir. Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan siyasi bir partidir. Hizbin gayesi, İslam'ın hükümlerini uygulayan ve âleme İslami daveti taşıyan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurma yoluyla İslami hayatı başlatmaktır. Hizb-ut Tahrir, İslam'a davet eder ve İslam'ı hayatın siyasi, ekonomik, eğitim ve sosyal yönüne ilişkin insanların tüm sorunlarını çözen fikri liderlik kabul eder. Siyasi parti olması vasfıyla Hizb-ut Tahrir saflarında erkek ve kadınları bulmak mümkündür. Bütün insanları İslam'a davet eder, İslam'ın mefhumlarını ve sistemlerini benimser.

Ey Kazakistan'daki Müslümanlar! Nübüvvet metodu üzere İslami hayatı başlatmak amacıyla çalışmak üzere sizi Hizb-ut Tahrir'e katılmaya davet ediyoruz. Bütün dünya şuan Hilafetin yeniden ihyası hakkında konuşuyor! Biz, Allah'ın izniyle onun yeniden döneceğine yakinen iman ediyoruz. Haydi, bizimle çalışmak için acele edin ve Raşidi Hilafet Devletini kurmak için bize katılın. Allah Subhânehu ve Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir." ^{[Nur 55]}