Ağustos 2012 yılından bu yana cani Beşşar Esed rejimi tarafından varil bombaları kullanılıyor. O zamandan bu yana bu varil bombalarının meydana getirdiği ölüm ve yıkım, yağmur gibi siviller üzerine yağıyor. Varil bombaları, diğer bombalar ve roketlere nazaran çok ucuzdur. Ve hükümet güçleri için çok kolay bir terör silahıdır. Gelişigüzel terör estirmek ve siviller üzerine ölüm yağdırmak için kolayca helikopterden atılabiliyor. Suriye'de 6000 varil bombası kullanıldığı ve 20.000'den fazla sivilin ölümüne neden olduğu tahmin ediliyor. Görünüşe göre 22 Şubat 2014 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından yayınlanan ve bu silahların kullanılmasını yasaklayan 2139 sayılı kararın uygulanıp uygulanmadığı takip edilmiyor. Bazı insanlar aslında bunun varil bombalarının kullanılmasına devam edilmesi yönünde bir ruhsat olduğu ve Suriye'de Müslümanların kanını akıtan Beşşar rejiminin susuzluğunu iyice artırabileceğini söylüyorlar. Gerçekten de varil bombalarının kullanımı arttı ve diğer bölgeleri kapsayacak şekilde genişledi. Sadece Halep'te bile insan hakları izleme örgütü, 14 Temmuz 2014 ile kararın yayınlandığı tarih arasında 650 varil bombası saldırıları tespit etti. Ancak ABD ve Avrupa hükümetleri, bazı grupların "savaş suçları" işlediğine dair hazırlanan raporları, ustaca manipüle ettiler. Diğer yandan ajanları tarafından işlenen ve hâlâ işlenmekte olan sistematik ve büyük boyutlardaki zulümlere pek fazla ilgi göstermediler. Bu şaibeli sessizlik, Suriye'yi kendisine örnek alan Irak'taki mezhepçi rejimi cesaretlendirdi. Felluce, Karme, Baji ve Musul gibi Irak'ın çeşitli yerlerinde büyük ölçüde varil bombaları kullanmaya başladı.

Bu, Suriye ve Irak'ta ajanları tarafından Müslümanlara yönelik işlenen katliamlara sessiz kalan ABD ve Avrupa liderlerinin bariz ikiyüzlülüğünü ve taş taş üstünde bırakılmayan Gazze'ye karşı şiddet içerikli kampanyası sırasında Yahudi varlığına verilen tereddütsüz desteği temsil eder. Şüphesiz bütün bunlar, insanlık endişesi, insan yaşamı ve haysiyetine saygı iddialarının, aslında yalan olduğunu ve sahadaki uygulamaları ile tamamen çeliştiğini kanıtlar! Genel olarak Müslümanların ne kanları ne hakları ne de onurları onların hiç umurunda değil. Ama bazen bazı Müslümanlara yapılanları kınıyorlar, çünkü bu onların çıkarlarına hizmet ediyor. Ama aynı zamanda eğer çıkarlarına hizmet ediyorsa, ajanları ve uşaklarının yaptıklarına göz yummaktan da asla tereddüt etmiyorlar. Dolayısıyla İslam dünyasına dikilen ölüm makineleri, Müslümanları parçalamak, kuvvetlerini dağıtmak, ülkelerini kartondan varlıklara ve bölgelere bölmek için hizmet ediyorlar ki onlar için ümmetin servetlerini yağmalamak ve yeteneklerini kontrol altına almak kolaylaşsın. Daha da önemlisi, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin kurulması geciksin ya da engellensin. Çünkü Hilafet, onların yalanlarını ve kumpaslarını ortaya çıkaracak, ağızlarına ket vuracaktır. Şiddet ve yolsuzluğa boğulan bu dünyada hakkın, iyiliğin, adaletin ve ahlakın koruyucusu olduklarına dair onların sahte iddialarını dizginleyecektir. Ancak onların pervasızca girişimleri başarısız oldu. Çünkü Hizb ut Tahrir olarak biz, dünya çapında İslam ümmetinin bir kez daha yeni dünya düzeninin yönetimini üstlenmeye hazır olduğundan eminiz. Bu Allah'a o kadar da zor değildir.

يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur." ^{[Saff 8-9]}