http://www.centrasia.ru haber sitesi, "Fuhuş yaptıkları iddiasıyla Türkmenistan Cumhuriyetinin Daş Agur kentinde 37 kadına hapis cezası verildi. Aralarından biri 52 yaşındadır, kimilerinin de çocuk ve torunları var. Aslında onlar fuhuş yapmıyorlar. Suçları, "ikinci eş" olmalarıdır." içerikli bir haber yayınladı. Türkmenistan Cumhuriyeti, Orta Asya devletlerinden biridir. Dış dünyaya kapalı bir ülkedir. Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov liderliğindeki iktidar rejimi, çok zalimane ve diktatör bir rejimdir. Kadınların başörtüsü takmaları yasaktır. Ulusal kılık kıyafet giymek mecburidir. Özbekistan ve Kırgızistan'da da durum bundan pek farklı değildir. Bu ülkelerde şeri hükümlere bağlı Müslüman kadınlar, terörist suçlamasıyla yargılanıyorlar. Kanuna göre poligami [çok eşlilik] yasaktır. Fakat Türkmenistan Cumhuriyetinin diktatör politikası, zulüm, ceberut ve zorbalık yönünden diğer iki rejimden kat kat üstündür. Çünkü Türkmen rejimi, şeri hükümlere bağlı kadınları fuhuş yapmakla suçluyor. Çünkü orada birçok erkek, İslam'ın hükümlerine uygun olarak birden fazla evlidirler.

Kurbanları avlamak için "İkinci eş" güvenlik güçlerine çok iyi bir bahane teşkil etmektedir. Güvenlik birimleri, bu tür ailelerin araştırıp bulunması için casuslar dahi tuttu. Güvenlik birimlerinin ellerine düşen bu tür kadınlar, çok zor şartlarla karşı karşıya kalıyorlar. Bu kadınların önünde iki seçenek var. Ya 5.000 dolar tutarında para cezası ödemek zorundalar. Ya da Türkmenistan Cumhuriyeti Ceza Kanunu'nun 137 ve 138 Maddesi uyarınca cezai müeyyideye maruz kalıyorlar ve iki şeyle suçlanıyorlar. Birincisi: Erkekleri baskı ve şantaj yoluyla fuhuş yapmaya zorlamak. İkincisi: Fuhuş yapmak. Para cezasını ödeyemeyenleri iki yıl hapis cezası bekliyor. Bu davada, 3-4 bin kadın para cezasını ödedi. Ama 37 kadın ödeyemedi. Dolayısıyla fuhuş yapmakla yargılandılar ve bu nedenle şuan cezaevinde cezalarını çekiyorlar!

Çok tuhaf! Fiilen fuhuş yapan kadınlar, cezai yaptırıma tabi değildir! Eskort fahişeleri, ülkede ölümcül hastalıklar yayıyorlar. Örneğin AİDS, veledi zina, aile içi tartışmalar, ailelerin parçalanması ve diğer birçok sorunun kaynağı onlardır. Böyle olduğu halde onlara herhangi bir ceza verilmiyor. Hatta çalışma ruhsatı bile alabiliyorlar! Ama Allah'ın Şeriatına göre yaşamayı tercih eden iffetli Müslüman kadınlar ise cezaya çarptırılıyorlar! Zalimlerin hiç yüzleri kızarmıyor mu?

Ey Müslümanlar!

Allah'ın indirdiğine göre hükmeden bir İslam Devleti olmadığı sürece yeryüzünde zulüm ve baskı kıyamet gününe kadar devam edecektir. Bu zulmü tebaası konusunda Allah'tan korkan, Allah'ın Şeriatı ve hükümlerine göre hükmeden adaletli bir Halife ancak ortadan kaldırabilir.

Ey zorba yöneticiler! Hilafet Devleti, bu onurlu ümmete karşı işlediğiniz cürümlerden dolayı yakında sizi hesaba çekecek ve sizden bunun hesabını soracaktır. Sömürgeci kafirler, batıl üzerine kurulu bozuk sistemlerini korumak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Müslümanlar olarak bizlere Allah'ın hak Şeriatını uygulamak için çalışmak yakışmaz mı? Dünya ve ahiretin izzetine ulaşmak için bu bozuk vakıayı değiştirmek bizim görevimiz değil mi?

Hizb-ut Tahrir olarak biz, İslami hayatı yeniden başlatmak için bütün Müslümanları bizimle birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Çünkü Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurarak Allah'ın Şeriatını hâkim kılmak farzdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إنَّ اللَّـهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا مَا بِأَنفُسِهِمْ "Bir toplum nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah, onları değiştirmez." ^{[Rad 11]}