25 Ocak 2015 tarihinde Washington Post'un bildirdiğine göre Ukrayna'nın güneyindeki Mariupol kentinde polisin, Rusya yanlısı ayrılıkçıların Cumartesi sabahı Grad füzeleri ile Mariupol yerleşim bölgesine saldırdıklarını söyledi. Bu saldırılar sonucunda en az 30 ölü ve onlarca da yaralı var. Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroşenko, roket saldırılarını "insanlığa karşı işlenmiş bir suç" olarak addetti. Ukrayna Milli Güvenlik ve Savunma Kurulu Sekreteri Aleksander Turçinov da "tüm saldırılarından" Rusya Devlet Başkanı Putin'i sorumlu tuttu. Ayrıca NATO da Ukrayna'nın doğusundaki ayrılıkçıları Rus güçlerinin gelişmiş füzeler ve insansız hava araçları ile desteklemesini kınadı ve Moskova'dan derhal desteğin durdurulmasını talep etti. Avrupa Birliği'nin dönem başkanı Letonya da Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları'nı durumu tartışmak için olağanüstü toplantıya çağırdı.

Eğer söylendiği gibi Ukrayna'da ölen 30 kişi sivillerden ise ve bu insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak görülüyorsa, peki o zaman Esed'in çeteleri ve müttefikleri tarafından Suriye'de şehit edilen 250 bin ölü ne olarak kabul edilmeli? Küçük büyük ayrım yapmayan gelişigüzel bombalamalardan kaçmak için yurt içinde ve dışında göçe zorlanan 12 milyon insan ne olarak görülmeli? Şam'daki Amerikan rejiminin uçakları, 23 Ocak 2015 Cuma günü Şam kırsalındaki Doğu Guta'nın Hamuriye kentinde kalabalık bir pazarı hedef alarak füzelerle bombalaması sonucu onlarca ölü ve yaralı var. Eş zamanlı olarak Şam'daki Amerikan rejimi, Şam kırsalındaki Duma, Arbin ve Zemlaka şehir ve kasabalarına saldırılarını iyice yoğunlaştırdı. Bu rejim, her 4 dakikada bir vatandaşı tutukluyor, her 10 dakikada bir vatandaşı yaralıyor, her 13 dakikada bir vatandaş ortadan kayboluyor, her 15 dakikada bir vatandaşı öldürüyor ve her gün de 8 çocuk katlediyor. İşkence altında da her gün 4 vatandaş ölüyor. ^{[2011 Mart'ın ortasından 31 Ekim 2014'e kadar Suriye rejiminin suç istatistikleri]} Beşşar rejiminin bu barbarca ve hunharca katliamlarına rağmen şuana dek Amerika bu rejimi terörist olarak addetmiş değil. Dahası radikal İslam terörizmi ile mücadele etmek için uluslararası koalisyon önderliğinde harekete geçmek üzere çağrıda bulunuyor. Uşağı İran ve onun Lübnan'daki uzantısının yardımıyla Şam'daki ajanı ve Bağdat'taki kuklasının her türlü yaptıklarına göz yumuyor. Türk ordusu da sanki ölüler gibi olanlara sessiz kalıyor.

Ey Müslümanlar! Daha ne zamana kadar yöneticilerin bu cürümlerine, Şam'daki kardeşleriniz ve halkınıza sırtlarını dönerek sömürgeci devletler ile işbirliklerine sessiz kalacaksınız? İslam'ın kalbi Suriye halkı ve kardeşlerinize karşı güpegündüz kurulan Haçlı tuzaklarını görmüyor musunuz?

Ey Müslüman ülkelerdeki orduların komutanları! Siz, düşmanlarına karşı savunmaya yemin ettiğiniz bu ümmetin çocukları değil misiniz? Allah'ın davetçisine icabet etmeyecek misiniz? Zira o, sizi Allah'ın rızasına ve her iki yurtta da izzet ve onura davet ediyor. Allah'ın kulu ve Rasûlü SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdelediği Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak için çalışanlar ile birlikte çalışın.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ "Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Rasûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız." ^{[Enfal 24]}