Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HT–BA–2016–MB–TR–34 H. 25 Zilka’de 1437
M. Pazar, 28 Ağustos 2016

“Hizb-ut Tahrir, İslami Siyasi Düşüncenin Donukluğuna Bir Numunedir” Makalesine Yanıt

24 Ağustos 2016 tarihinde Arabi 21 sitesinde “Hizb-ut Tahrir İslami Siyasi Düşüncenin Donukluğuna Bir Numunedirbaşlıklı yayınlanan yazıda Kasım Kusayr, Hizb-ut Tahrir’e yönelik açık bir çağrıda bulunarak “Hizb-ut Tahrir, eskimiş söylemlerden kurtulmak için siyasi analiz ve retoriğini gözden geçirmelidir. Dünyada onca gelişmeler ve yenilikler olmasına rağmen Hizb, 63 yıldır ısrarla aynı söylemleri kullanmaktadır.diyor ve ekliyor Hizb, dar bir bakış ve dar bir şablon üzerinde donup kalmıştır. Düşünce ve bakış donukluğu konusunda neredeyse Ashabı Kehfe benziyor...

Buna karşın biz de soruyoruz, Kuranı Kerim’in ölümsüzleştirdiği, imanlarının doğruluğunu detaylıca anlattığı, halk ve ülkeyi boyunduruk altına alan o günkü tiran iktidara boyun eğmeyen Kehf gençleri, Allah aşkına ve Allah’a olan imanlarını korumak için hicret etmeyi yeğlemişlerdir. Akideleri üzerinde pazarlığı kabul etmedikleri için atalarının, babalarının yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır... Yanlış olan bu mu? Dirayetli ve bilgeli olup o günkü tiranların dinine girmeliydiler? İmani duygularını, kalplerinde ve yüreklerinde volkan gibi patlayan sadık akidenin kavramlarını gizlemeli miydiler? Bakın biz değil, bu sorunun yanıtını Firavun’un büyücüleri veriyor. Sihirbazların kalpleri imanla kükreyince Firavun’un sapkınlığını açıkça inkâr ederek Musa Aleyhisselam ve onun mazlum halkının yanında yer almışlardır. Sonra da en yüksek sesle imanlarını haykırmışlardır.

فَاقْضِ مَا أَنتَ قَاضٍ إِنَّمَا تَقْضِي هَذِهِ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا “Öyle ise yapacağını yap! Sen, ancak bu dünya hayatında hükmünü geçirebilirsin.[Taha 72]

Dahası eğer milletlerin, Peygamberlerin, Rasûllerin zorba ve tiran yöneticilere karşı meydan okuyuş serüvenine derinden bakıldığında, hepsinin aynı yanıtı verdikleri görülür… Kâinatın en temiz ve saf serüvenine sahip Peygamberler ile onların takipçilerinin evrenin yaratıcısına olan inanca dayalı akideyle bir avuç tiran arasındaki hak mücadelesi açıkça görülecektir. Şeytan bu tiranlar ve onların takipçilerine kaba kuvvet yoluyla hakkın sesini kısabileceklerini fısıldamıştır. İşte zamanla bu kaba kuvvet yöntemleri değişebilir, ancak Firavun mantığı asla değişmez.

Evet, Hizb-ut Tahrir, kurulduğu ilk günden itibaren İslam ümmetinin ölüm kalım meselesinin: Batı sömürgeciliğine bağımlılıktan kurtulmak ve sadece Allah’ın Şeriatını uygulayarak O’na kulluğun anlamını gerçekleştirmek için çalışmak olduğunu açıkça dile getirmiştir... Onun için Hizb, bu amacını açıkça ortaya korkan yağcılık ve yardakçılık yapmaz, ikiyüzlü davranmaz, eveleyip gevelemez. Aksine en yüksek sesle bunu alenen dile getirir. Hizbin kadın-erkek gençleri ve sempatizanları, 1924 yılında Hilafet Devletinin Mustafa Kemal eliyle yıkılışında İngiltere ile işbirliği yapan atalarından beri sömürge güçlerinin ucuz kuklaları olmaya razı olan mücrim ve zorba yöneticilere meydan okumuşlardır. Onların ataları, sömürgeciliğe kölelik macerasına adım atan İslam ümmetini derinden sarsan bir hıyanet işlemişlerdir… Ümmet, şu ana kadar da bu uğurda çok canlar vermeye devam etmektedir. Doğu Türkistan’dan Batı Afrika’ya, Tataristan’dan Kırım, Yemen ve Orta Afrika’ya kadar ümmetin yaşadığı ve hâlâ da yaşamakta olduğu dehşet ve vahşeti serdetmeye bile gerek yoktur...

Sayın Kusayr, bizi eskimiş söylem ve düşünceden soyutlanıp gerçekçiliğe mi davet ediyor? Bundan önce Sayın Faysal Kasım da bir yazısında bize dar görüşlülük uyarısında bulunmuştu. Yazısında Sayın Kasım, uzaya bile hâkim olan Batının sömürgeci uygarlığını inkâr edenlerin hayal âleminde yaşadıklarını iddia etmişti. 

Biz burada her iki Kasıma da soruyoruz: Ne zamandan beri batıl ve tiranlarla mücadele eskimiş söylemler oluyor? Dünya yaratıldığından beri insanlık, her zaman hak ile batıl arasında bir çatışmaya tanık olmadı mı? Zamanla şekli ve şemalı ne olursa olsun, ister Firavun, Kayser ve Kisra olsun, isterse filozof ve sözde anayasaya ile kulluğu meşrulaştıran demokratik parlamento olsun, materyalist uygarlık, bir avuç sahte ilaha kulluğa dayalı değil midir? Bu sahte tanrılar, ilk önce kendi halklarını köleleştiriyorlar sonra da kızgın demir ya da Dünya Bankası ve sözde BM zoruyla mazlum halkları köleleştirmek için çalışıyorlar. Oysa bu uluslararası kuruluşlar, ulusların zenginliğini yağmalamaya ve materyalist doktrine dayalı küresel sömürge sisteminin günahlarını örtmek için bir paçavradır. Materyalist doktrine göre insani ve manevi değerlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Sadece Her yol mubahMakyavelist kurala dayalı zulüm ve baskıyı bilir. Bu kural orman kanunlarıyla eş anlamlıdır. Orman kanunlarına göre doğruluk güçlü canavarın yanındadır. Düşünce argümanı, sağlam kanıt ve hakkın hiçbir değeri yoktur... Orman kanunlarında ve materyalist dünyada insan aklını ikna eden düşünceye dayalı argüman ve hakka yer yoktur. Orman kanunları mantığına göre Hitler canidir, Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atan Roosevelt de kahramandır. Oysa her ikisi de boğazına kadar suça gömülmüş durumdadır!

Ümmet içinde sömürgeciliğin yayılmasından rahatsız olan Malik b. Nabi’ye Allah merhamet etsin. Bu ümmet, her zaman özgür olmuştur. Rabbine ve kendisini insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet kılan Peygamberin Risalet’ine imanıyla gurur duymuştur. Bu yüzden sömürgecilerin tuzağı bize vız gelir. Bizi üzen Kasım Kusayr’ın sözleridir. Okuduğumuzda inanın kalplerimiz ürperiyor. Hâlbuki o, bu basın açıklamasını yazan da dâhil Hizb-ut Tahrir gençlerini yakından tanıyor. Buna rağmen Kasım, anonim bazı İslami kaynaklara iftira atarak bir müfterinin iddiasını aktarıyor. Hizbin Peygamber Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in siretinden anladığına göre Hilafet Devletinin kuruluşunun 13 yıldan fazla süremeyeceğini ileri sürüyor. Eğer Kusayr, kapımızı çalsaydı ya da telefonla bizimle iletişime geçseydi, anlayamadığını konuları kendisine detaylıca açıklardık...

Ancak ne var ki Kasım Kusayr, Faysal Kasım ve benzerleri, eskimiş söylem yanılsamalarını bir kenara bırakmak ve sömürge döneminin pragmatizm bilgeliğine sarılmak gibi zehirli tavsiyelerde bulunuyorlar. Yazık, ne kadar acınacak bir halleri var...

Biz, Allah ve Rasûlü’ne iman ediyor, Allah’ın vaadine ve Peygamberin müjdesine yakinen güveniyoruz. Bunun için biz, Allah’tan başkasına boyun eğmeyiz, yaşadığımız sürece de sömürgecilik köleliği çabalarına asla razı olmayız. Aksine göklerin ve yerin yaratıcısı Allah’ın rızası uğrunda mücadele ve cihat etmeye devam edeceğiz. Bir süre sonra olsa da Allah’ın yardımının bize geleceğinde bir an olsun bile şüphe etmeyiz. Kaldı ki biz, ahlaksız sömürgeciliğe bayrak açtığımızdan beri zaten düşünce ve kavramlar mücadelesinde üstün olduğumuzu kanıtladık.

Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ “Onlar ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen Odur.[Tevbe 32-33] Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu:

إنَّ اللهَ زَوَى لِيَ الأَرْضَ فَرَأَيْتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا وَإِنَّ مُلْك أُمَّتِي سَيَبْلُغُ مَا زُوِيَ لِي مِنْهَا “Allah, yeryüzünü benim için dürüp topladı, ben de doğusunu da batısını da gördüm. Ümmetimin mülkü, bana gösterilen yerlere kadar uzanacaktır.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER