17 Ocak 2017 günü BM Yemen İnsani Yardım Koordinatörü Jamie McGoldrick, yeniden meşruiyet kazandırmak amacıyla Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap koalisyonu ile Amerika ve BM’nin iktidara ortak etmek istediği sözde meşruiyet karşıtı Husiler arasında patlak veren savaşta 10 bin sivilin öldürüldüğünü açıkladı. Yemen’deki çatışmalarda ölenler hakkında ilk kez bir açıklama yapan BM yetkilileri, “Soruna çözüm bulmak gerekiyor. Çatışma koşullarında gıda kıtlığı çeken ve hastalıklara yakalanan Yemenlilerin sayısı giderek artıyor.”dedi.

Yemen’de devam eden çatışmaların şiddetlenmesiyle insani krizin hiddet ve ciddiyeti de iyice artıyor. Durum, felakete doğru gidiyor. Belki zamanla sözler bile yetersiz kalabilir. Açıklanan rakamlara göre on bin ölü var! Ancak bu sayı buzdağının sadece bir yüzü. Milyonlarca Yemen halkı, iki yıldır süren çatışmada savaş, açlık ve hastalık üçgeni içinde yaşıyor. Sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlardan yoksun. Ama öbür taraftan Arap koalisyonu güçleri ile Husi milisler, yeniden meşruiyet kazandırmak ya da kazandırmamak bahanesiyle bölgede İngiliz-Amerikan çatışmasına hizmet etmek için kaos ve katliam çıkarmak, kan akıtmak ve can almaktan da geri durmuyor.

Yemen, doğal zenginlikleri bol bir ülkedir. En büyük petrol ve gaz rezervlerine sahiptir. Bu nedenle önemli bir konumu var. Bu yüzden İngiltere ve Amerika önderliğinde siyasal çatışmalara maruz kalıyor. Bu iki ülke, kabilecilik ve mezhepçilik kisvesi altında, yeniden meşruiyet kazandırmak, (terör ve aşırılıkla) mücadele bahanesiyle eğer çıkarlarına faydalı olduğunu düşünürlerse ayrılık planını devreye sokabilirler. Uluslararası kuruluş ve kurumlar da aynı yolun yolcusudur. Hem öldürüyor hem de insan haklarını gözetmek ve güvenliği sağlamak iddiasıyla cenaze merasimine katılıyorlar! BM’nin, doğusundan batısına kadar Arap bölgesinde pazarladığı drama senaryoları apaçık ortadadır. BM, Amerikan çıkarlarını gözetmek için vardır. Her defasında kınama ve endişe şablonları yenileyen BM, müzakereler ve ödünlerin sayısını artırarak bir an önce krize çözüm bulmak gerektiğini vurguladı. Ama ne yazık ki her seferinde de başarısız ve gereksiz bir kurum olduğunu kanıtlamıştır. 

Yemen’de devam eden çatışmaların çözümü, ne kısır kalleş kurumların sulbundan doğacak ne de sözde uluslararası toplum ve hukuka güvenmekten geçiyor. Aksine İslami çözümleri egemen kılarak ve ilahi kanuna bağlanarak ümmetin akidesinden doğacaktır. Bugün Yemen, hak hukuku koruyan, canları masum sayan, kâfir ve şer odaklı devletleri Yemen’den def eden Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletine muhtaçtır.

Ey samimi Müslüman orduları! Bu ümmetin kanı konusunda Allah’tan sakının. Mazlum Müslüman kardeşlerinize yardım etmek için çalışın ve silahı hakkaniyetle taşıyın...

Ey Arap koalisyonunun BAE, Ürdün, Suudi Arabistan ve Kuveyt orduları! Hain ajan yöneticileri razı etmek için Yemenli kardeşlerinizi öldürmek, çocuk ve kadınlarını korkutmak konusunda Rabbinizden utanın. Aksi halde Allah’ın gazabı ve mazlumların lanetine maruz kalırsınız...

Ey İran rejimi, partileri ve milisleri! Müslüman ülkelerde bozgunculuk çıkarmaktan, fitneleri körüklemekten ve Müslümanların kanları pahasına sömürgecilerin planlarını gerçekleştirmekten vazgeçin.