4 Şubat 2019 Pazartesi günü Youm7 gazetesi, El Ezher Şeyhi ile Vatikan Papası’nın “Dünya Barışı ve Birlikte Yaşam İçin İnsanların Kardeşliği Belgesi” adlı ortak bir deklarasyona imza attıklarını söyledi. İddialarına göre belge, El Ezher ile Vatikan ve İslam ile Hristiyanlık arasındaki tarihi ilişkinin en önemli belgelerden biridir. Belge, dinlerin takipçileri arasındaki ilişkinin nasıl olması gerektiği ve çağdaş dünyamızda dinlerin oynayacağı rol ve statü hakkında görüşlerini ortaya koyuyor. Ayrıca gazete, belgenin tam metnini de yayımladı. İçerdiği demagoji ve şeri aykırılıklar nedeniyle her maddesi ayrıntılı bir cevaba gereksinim duyar. Aslında belgenin İslam’la hiçbir ilişkisi yoktur.

En azından laik bir belge olduğunu söyleyebiliriz. Taşıdığı zehre rağmen sıradan insanları kolayca kandırmak ve teşvik etmek için tevil edilebilir pek çok esnek anlam taşıyor. Uluslararası istihbarat servislerinin koridorlarında yazılmış bir belge olduğu apaçık ortada. Belgenin amacı, bildiğimiz ve Allah’ın bizim için Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e indirdiği, razı olduğu, bizim de razı geldiğimiz İslamiyet’ten başka bir din üretmektir. Evet dinimiz bize, Batının belirlediği ve insanlara dayattığı uluslararası yasalara göre değil, İslami hükümler ve adaletine göre yaratıklara özen göstermemizi emreder. Ribî b. Amir’in anlayışı da bu şekildedir. Rüstem’in huzuruna çıktığında, “Sizi buraya getiren sebep nedir? Buralara kadar niçin geldiniz?” sorusuna inancı güçlü ama sıradan bir bedevi olan Ribî şöyle yanıt verir:

إنما ابتعثنا الله لنخرج من شاء من عباده من عبادة العباد إلى عبادة رب العباد ومن ضيق الدنيا إلى سعة الدنيا والآخرة ومن جور الأديان إلى عدل الإسلام “Allah bizi Allah’ın izniyle insanları kula kulluktan kurtarıp Allah’a kulluğa davet etmek, insanları dünyanın darlığından kurtarıp dünya ve ahiretin genişliğine eriştirmek ve onları rahiplerin zulmünden kurtarıp İslam’ın adaletine kavuşturmak için gönderdi.” Onun için ey El Ezher Şeyhi! İslam’ın ve Şeriatın adaleti dışında adalet aranmaz. Vatikan Papası’nın da destek verdiği kâfir Batı kapitalizminin uygulanması, tüm insanlık için katışıksız zulümdür.

Her iki tarafça da imzalanan belgede şöyle deniliyor: “Biz Allah’a inananlarız.” Sen ve Vatikan Papası nasıl bir İlahe iman ediyorsunuz ey El Ezher Şeyhi! Ne berbat bir belge. İmzalayanlar, belgeleyenler ve tanık olanlar ne kötü bir iş yapmıştır. Allah’a çocuk ve eş atfedenler ile bizim inancımız bir olamaz!

Dünyadaki bütün kriz ve savaşların gerçek nedeni, kapitalizmdir ey El Ezher Şeyhi! Ölüm döşeğindeki kapitalizme nefes üflüyorsun. İslamiyet’e, Müslümanlara ve dava erlerine karşı savaşın bir aracı ve parçası haline geldin. O kapitalizm ki, onlarca yıldır Mısır’ın zenginliğini yağmalıyor, Amerika’ya bağımlılık boyunduruğundan kurtulmak isteyen Mısırlıları ya öldürüyor ya da hapse atıyor. O kapitalizm ki, Batının nüfuzu altında yaşama çözümlerini ve ülke zenginliklerinin yağmalanmasını reddettikleri için Şam halkını katlediyor. O kapitalizm ki petrol için Irak’ta milyonlarca insanı öldürdü... İnsanların, kuşların ve ağaçların sefaletinin nedeni, acımasız kan emici kapitalizmdir...

Bu insani sloganlar, Fransa’nın Cezayir halkına taşıdıklarıyla aynıdır. Gerçekte Fransa, İslam ve Müslümanlara benzeri görülmemiş kin beslemektedir. Cezayir halkının Müslüman direniş liderleri, hâlâ Fransa müzelerinde mumyalı şekilde sergileniyor. El Ezher’de de aynı şeyleri yaptılar. Akan El Ezher âlimlerinin kanları bunun en iyi tanığıdır. Bu mu insanlık?

İnanç, düşünce, ifade ve uygulama özgürlüğü her insanın hakkıdır diyen belgedeki dört özgürlüğe gelince, laik akide ve dört özgürlüğü kutsal sayan kapitalist ideolojinin özüdür. Din özgürlüğü, kişisel özgürlük, düşünce özgürlüğü ve mülkiyet özgürlüğü, İslam’ın genel ve ayrıntılı olarak onaylamadığı ve kabul etmediği özgürlüklerdir... Evet, لَا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ “Dinde zorlama yoktur.” ^{[Bakara 256]} Zoraki Müslüman olanın İslam’ı kabul edilmez. Ancak Müslüman olanların İslam’dan çıkması caiz değildir. İslam’da kişisel özgürlük yok, aksine başta yönetim ve siyaset olmak üzere kulların her eylemi, Şeriatın hükümleriyle mukayyettir. Fikir özgürlüğü de yoktur. Görüşlerimiz Şeriat etrafında döner ve ondan dışarı çıkamaz.

مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ “İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” ^{[Kaf 18]} Ancak Şeriat temelinde mülk edinebiliriz. Kişi, malını nasıl kazandığı ve nerede harcadığı ile ilgili Allah huzurunda hesaba çekilecektir. Batının ne özgürlükleri ne belgesi ne de imzalamak için ajanlarına sunulan düzinelerce belgeleri bizi bağlamaz. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve Sahabeyi Kiramın belirlediklerini dünyanın azcık pahası uğruna dünyasını ve ahiretini satanlar değiştiremez.

Ey Kenane halkı! Bu belgenin tamamı, dininizin doğrularına aykırıdır. Bu yüzden atın onu. Bilin ki dininizde din adamları ve ruhbanlar diye bir sınıf yoktur. Kimse Allah adına imza atamaz. Sadece âlimlerimiz, fıkıhçılarımız ve hadisçilerimiz var. Hepsi de beşerdir, hata da edebilirler, isabet de edebilirler. Onlara kutsallık atfedilmez ve haklarını bilirler. Kuran ve Sünnette geçen deliller aracılığıyla hakkı öğrenirler. Allah’ın teklif, uygulama ve tebliğ hitabı, bütün ümmete hitaptır. Arap, Acem, beyaz, siyah arasında hiçbir fark yoktur. İslam’ın uygulanması için biat ettiğiniz, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde İslam ile yönetmek üzere bir Halifeye el verdiğiniz kişi ancak size vekâlet edebilir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}