حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: MS-BA-2024-MB-TR-22 |
H. 28 Safer 1446 M. Pazartesi, 02 Eylül 2024 |
Boykot Farzdır, Ancak Bir Çözüm Değil, İnsanları Yapmaları Gerekeni Yaptıklarına İnandıran Bir Yanılsamadır
Tartışmalı bir açıklama yapan El-Ezher, Filistinlilerin kanını ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslami kutsalları korumak amacıyla Yahudi ürünlerine yönelik boykotu yeniden aktifleştirmek için tüm siyasi, diplomatik ve halksal imkanları seferber etmeye çağırdı. Bu çağrı, Filistin topraklarındaki olayların tırmandığı bir dönemde yapıldı ve bu önlem, Filistin halkının devam eden sıkıntılarına destek olmak için atılması gerekli bir adım olarak nitelendirildi. El-Ezher, boykotun, işgal üzerinde baskı oluşturabilecek en belirgin halk direnişi biçimlerinden biri olduğunu vurguladı. Açıklamada, Filistinlilerin maruz kaldığı ihlaller karşısında duyulan derin endişe dile getirilerek, haklı davalarında küresel dayanışmanın ne kadar önemli olduğuna vurgu yapıldı. El Ezher alimleri, boykotun aktifleştirilmesinin İslam ümmetinin Filistin davasının yanında yer almaya ne kadar istekli olduğunu gösteren açık bir mesaj olduğunu belirtti. El-Ezher, bazı hükümetlerin Filistin davasını destekleyen İslami kurumlar ve ülkelerle işbirliğini güçlendirme çabalarını yoğunlaştırmasının gerekliliğine dikkat çekti. (01.09.2024 https://www.ghadnews.net/)
Filistin meselesi, başta Mısır olmak üzere, tüm ümmet için merkezi bir meseledir. Mısır, Mübarek Toprağın koruyucu kalkanı olmuştur, Selahaddin Eyyubi, Haçlıların onlarca yıl süren işgalinden Mescid-i Aksa’yı kurtarmak için Mısır’dan hareket etmiştir. İşte Mübarek Toprak, Yahudiler tarafından işgal edilmiş, İslam’ın kutsallıkları kirletilmiş ve halkımızın kanı acımasızca akıtılmıştır. İşgal, 7 Ekim 2023 tarihinde başlamadı, kirli ayaklarını Mübarek Toprağımıza ayak bastıkları ilk günden itibaren başladı. Peki, neden zaman zaman boykot çağrıları yapılıyor? Ümmet, boykottan başka bir şey yapamaz mı? Boykot işe yarar mı? Ümmetin, Filistin’deki kardeşlerimize karşı yapması gereken nedir?
Boykot, Müslümanlar üzerine farzdır. Yahudi varlığıyla herhangi bir ticari, siyasi veya kültürel ilişki kurmak caiz değildir, çünkü o, fiilen savaş halinde olan ve Mübarek Toprak Filistin işgalcisi bir devlettir. Her ne kadar Yahudi varlığını boykot etmek farz olsa da bu zayıfların başvurduğu bir yoldur. Oysa genel olarak ümmet, özel olarak Mısır halkı, Yahudi varlığını bir saat içinde yok edebilecek güce sahiptir. Mısır halkının boykotu, onlardan Yahudilerle savaşmak, ilk kıbleyi ve üçüncü kutsal mekânı (Haremeyn) kurtarmak gibi en büyük görevlerini düşürmez. Ayrıca boykot, başlangıçta devlete farzdır, yalnızca halklara değil. İthalat ve ihracatı durdurma yetkisi devlettedir, halkta değil. Devlet bunu yapsa, boykot doğal olarak gerçekleşirdi. Ancak devlet ithalat ve ihracata devam ederken, halklara boykot edin demek, insanları aldatmaktan başka bir şey değildir. Boykot çağrıları, her koşulda farzdır ya da Yahudilere ve destekçilerine karşı her zaman izlenmesi gereken bir durumdur. Ancak Yahudilerin Mübarek Toprak halkımıza zulmü arttığında ve kanlarını döktüklerinde, ümmetin kutsallarını ihlal ettiklerinde ve kutsal mekanlarına saygısızlık ettiklerinde boykot çağrıları tezahür ediyor! Yahudilerin işlediği suçlar karşısında halkın öfkesi arttığında ve bu öfke, gaspçı varlığı koruyan utanç verici rejimlere karşı bir volkan gibi patlamaya hazır hale geldiğinde, halkın öfkesini yatıştırmak ve onları rahatlatmak için böylesi çağrılar yapılıyor.
Boykot her ne kadar farz olsa da, Filistin’deki halkımızı korumayacak ve Batı’nın Yahudilere verdiği desteği durdurmayacaktır. Bu gerçek bir boykot değildir; çünkü Mısır rejimi, aslında Mısır’ın karasuları içinde yer alan gaz sahalarını Yahudi varlığına devrettikten sonra onlardan doğal gaz ithal etmektedir. Mısır, Yahudi varlığının bir numaralı destekçisi ve sınırlarının en yakın koruyucusudur. Mısır limanlarını kullanarak Yahudi varlığını desteklemek için kaynak sağlamış, üstelik halkın öfkesini bastırmış ve onları ve Kinane ordusunu Filistin’in tamamını kurtarmaktan alıkoymuştur.
Sadece boykot çağrılarına odaklanmak ve Filistin’i gerçekten özgürleştirebilecek orduları harekete geçirme çağrısında bulunmamak, El-Ezher ve onun âlimlerinin ya da İslam âlimlerinin görevi olamaz. Filistin toprakları tüm ümmetin malıdır. Ümmet, imandan sonra İslam topraklarından bir karışını bile gasp edeni geri püskürtmekten daha büyük bir farz olmadığını bilir. İbn Abidin (3/238) dipnotunda şöyle der: “Düşman Müslümanların sınırlarında yerleşik olan kalelerine saldırdığında o farzı-ayn olur ve hakeza o yere yakın olan herkes üzerine de farzı-ayn olur. O yerden uzak olan kimselere gelince ise onların düşmanları savuşturma güçleri varsa ve bu kimselere ihtiyaç duyulmuyorsa o zaman bunlar üzerine farzı-kifaye olur. Lakin, eğer o yerdeki Müslümanların zayıflığından dolayı onlara ihtiyaç duyuluyorsa veya onlar savaşmada tembellik ediyor ve cihadı terk etmişlerse o zaman herkes üzerine farzı-ayn olur, kimler ki onlara yakın mesafede yaşıyorlar, onlar üzerine bırakılması yasak olan namaz veya oruç gibi farz olur. Ardından o (ele geçirilen bölgeden uzak) batıda ve doğuda olan uzaktaki Müslümanlara geçiyor uzaklık derecesine göre o sırayla.”
Boykot çağrısı tek başına, ümmeti cihat görevinden uzaklaştırmakta ve gözleri Mübarek Toprak halkını desteklemek için orduların harekete geçirilmesi gerektiği talebinden ve yöneticilerin oradaki kardeşlerimize karşı gösterdikleri ihmalin hesabının sorulması zorunluluğundan saptırmaktadır. Bu nedenle, sadece boykot çağrıları yapıp orduları harekete geçirme çağrısında bulunmamak, Filistin halkı için bir tehlikedir. Çünkü bu, insanlara Mübarek Toprağa karşı üzerlerine düşeni yaptıkları yanılsamasını verir. Bu, ümmetin Filistin’i destekleme görevinden aciz olduğu iddiasıyla onları yüzüstü bırakmanın bir başka türüdür, oysa ümmetin yapabileceği çok şey vardır. İnsanlar, bu varlığı koruyan rejime karşı durabilir ve Mısır ordusundan bu varlığı kökünden sökmesini ve Filistin’in özgürleştirilmesine engel olan her şeyi ortadan kaldırmasını talep edebilirler. Ayrıca İslam Devletini de kurabilirler. İslam Devleti, onları Allah’ın farz kıldığı cihat görevini yerine getirmeye, gaspçı varlığı yok etmeye ve yalnızca Filistin’de değil, dünyanın her yerindeki mazlumlara yardım etmeye sevk edecektir. El-Ezher ve âlimlerinin görevi, halka boykotun bu varlık, destekçileri ve onunla iş yapan herkesle ilgili olması gereken asli durum olduğunu açıklamaktır. Bizimle bu varlık arasında, İslam topraklarından sökülüp atılana kadar savaş halinden başka bir ilişki olmamalıdır. Ayrıca, ümmete ve ordularına Filistin, toprakları ve İslam’ın kutsalları konusunda Allah’ın farz kıldığı görevleri hatırlatmalı ve Filistin’i özgürleştirmenin Mısır ordusu için en büyük zorunluluk olduğunu, bunu gerçekten bir gün içinde başarabilecek güce sahip olduğunu bilmelerini sağlamalıdırlar.
Ey El Ezher alimleri! İşte bu sizin görevinizdir, o halde Allah’a O’nun sizden hoşnut olacağı şeyleri gösterin. İnsanları iyiliğe ve doğruluğa yönlendiren bir ışık ve Filistin’de halkımızı öldürenlere destek olan ve onlarla işbirliği yapan rejimi yakan bir ateş olun. Ona, sihirbazların Firavun’a söylediği gibi bir söz söyleyin:
فَاقْضِ مَا أَنتَ قَاضٍ إِنَّمَا تَقْضِي هَذِهِ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا“Artık sen vereceğin hükmü ver. Sen ancak bu dünya hayatında hüküm verirsin.” [Taha 72] Ve bilin ki, rejimin tuzağı boynuna dolanacak ve tuzağı boşa çıkacaktır. Allah, ordularının yardımcısıdır ve kâfirler hoşlanmasa da dinini üstün kılacaktır. O halde, hakkı talep edin, insanları hakka teşvik edin, Allah’ın zaferi gelinceye sebat edin ve onları da sabırlı olmaya çağırın. Ve bilin ki cennet, Allah’ın değerli mülküdür, onu hak ettiği şekilde talep edin; mükâfatınız Allah’a aittir. Umulur ki hak sizin elleriniz aracılığıyla yayılır da İslam’ı destekleyecek ve onu insanlar üzerinde uygulayacak, dünyaya davet ve cihat yoluyla bir hidayet ve nur mesajı olarak taşıyacak bir devlet kurulmasını size nasip eder.
وَإِذْ أَخَذَ اللهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ فَنَبَذُوهُ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ “Allah, kendilerine kitap verilenlerden, «Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz» diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü!” [Ali İmran 187]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |