Bu günlerde Mısır devriminin üçüncü yıldönümü kutlanıyor. Devrime darbe yapanlar ve eski rejimin sembollerini yeni şekiller ile pazarlayanlar, yıldönümünü kutlama çağrısı yapmaları ne tuhaftır. Hâlbuki yıldönümü kutlayan bazıları, daha önce bu kutlamaları 25 Ocağın bir yansıması olarak isimlendirmişlerdi. Keşke onlar, 30 Hazirandaki sözde devrimin, Mübarek ve zebanilerinin baskıcı polis devletini geri getirmek için olduğunu bir bilselerdi. Kutlama güvenliğini sağlamak üzere 260 bin polis memuru görevlendirildi. İçlerinde subay, kurtarma, trafik, merkezi güvenlik, özel harekât, sivil koruma ve 180 merkezi güvenlik teşkilatından, 120 yedek, 500 savaş gurubu ve ek olarak onlarca zırhlı araçlar var. Bu güçlerin hepsi, kutlamanın güvenliğini sağlamak için mi? Yoksa orantısız güç kullanmak ile ilgili bir gözdağı mı?

25 Ocak devrimi, belki rejimin başını devirmiş olabilir. Ama devrim, hep ellerinde ve kontrollerinde kaldı. Bu yüzden hiç bir zaman gerçek değişim projesine sahip olamadı. Bunun için 25 Ocak devrimi, başarısız bir rejim üreterek, 71 anayasasından pek farkı olmayan bir anayasa yapıp, insanlara İslami bir anayasa olarak lanse etti. Büyük küçük ülkenin içişlerine Amerika tarafından müdahale edilmesine olanak verdi. Ülke ve insanları, Amerika ve IMF'ye ipotekledi. Yahudi devletinin güvenliğini ve Camp David anlaşmasının saygınlığını korudu. Ama bu devrim, yıllardır insanlara vurulan korku zincirlerini ve prangaları kırmak için işe yaradı. Darbe yönetimi, İslam'a dayalı gerçek değişim için istekli olan ümmetin çocuklarını korkutamadı. Ümmet bugün İslamcıları değil, İslam'ı yönetime ulaştırmanın özlemini çekiyor. Bu ümmet içindeki samimi insanlar, bu yönetimin adının Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetinden çıkarılan Nübüvvet metodu üzere Hilafet olduğunu bildiriyor. Bu Hilafete, ümmetler arasında birinci devlet koltuğuna oturmak ve gece gündüz ümmete tuzak ve kumpas kuran Amerika ve diğer kâfir devletlerin kökünü kazımak için takvalı ve temiz bir Halifenin liderlik edeceğini söylüyor

Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın ümmeti egemen kılma, yardım etme ve iyice yerleştirme vaadi, kesinlikle gerçekleşecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا "Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir." ^{[Nur 55]} Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in ثم تكون خلافة على منهاج النبوة "Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır." müjdesi de tahakkuk edecektir.

Hizb-ut Tahrir olarak biz, devrimin üçüncü yıldönümünde Mısır Kenane halkını, Nübüvvet metodu üzere İslami Hilafet kurarak, İslam'ı gerçek uygulama sahasına koymaya davet ediyoruz. Yalnızca Hilafet, izzet ve onurumuzdur. Dünyanın rezil rüsvalarından ve ahiret azabından kurtuluşumuzdur. Mısır halkı, İslam'a aykırı tüm anayasaları reddetmeli, Amerika ve uşakları tarafından ülkemize pazarlanan sahte demokrasi, kokuşmuş laiklik, İslam'a muhalif milliyetçilik ve Vatancılık düşüncelerini yüzlerine fırlatmalıdır.

وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
"Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler." ^{[Yusuf 21]}

Şerif Zâyid
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı