07 Eylül 2014 Pazar günü, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Arap Birliği Genel Sekreteri el-Arabi arasında IŞİD'e karşı mücadele yollarını aramak için gerçekleşen telefon görüşmesinden dolayı Arap Dışişleri Bakanları toplantısı iki saat gecikmeli olarak başladı. Tabii bu basına yansıyanıdır. Gizli kalanlar ise daha büyüktür. Bu beklenmedik telefon görüşmesi, bu toplantıya damgasını vurdu. Bu dramatik toplantının en dikkat çeken bölümü, Mahmud Abbas tarafından Hamas'a yöneltilen amansız eleştiridir. Bu eleştiri nedeniyle açık olması planlanan oturum, basına kapalı olarak gerçekleştirildi. Dışişleri Bakanlarının pislikleri kamuoyuna yansımasın diye gazeteciler ve medya salondan dışarı atıldı.

Belki de Arap Dışişleri Bakanları Konseyi'nin 142.ci oturumunda Kahire'de toplanan bakanların görüşecekleri en önemli konu, terörle mücadele konusu olacaktır. Tabii ki bu toplantıda, toplantıdan bir kaç saat önce Kerry tarafından Arap Birliği Genel Sekreteri'ne açıklanan Amerikan gündemi ele alınacaktır. Hatırlanacağı üzere bu toplantı öncesinde terör konularını görüşmek üzere Perşembe ve Cuma günü İngiltere'de NATO zirvesi düzenlendi. Gazze'de meydana gelen ölüm, yıkım ve büyük göçe bir süre ağıt yakıldıktan sonra sorumluluğun Yahudi varlığına ait olduğunu söylemekten ve yıkılanların yeniden imarı için çağrı yapmaktan da geri kalmadılar. Ardından da ulusal birlik hükümetini aktif hale getirerek saldırıyı durdurmanın yollarını tartışacaklar. Mahmud Abbas'ında dediği gibi tek bir otorite ve tek bir hükümetin kaçınılmaz olduğunu görüşecekler.

Bundan önceki toplantı ve Arap Birliği'nin bütün toplantılarında olduğu gibi, bu toplantıda hiç bir şey çıkmayacak. Aksine bölge halklarının karşılaştığı problemlerin çözümünü zorlaştıracak hatta öteleyecek. Kurulduğu günden bu yana Arap Birliği'nin toplantıları acaba bir gün bile kendisine çizilen çizgiden dışarı çıkmış mıdır? Arap Birliği'nin tek amacı, bölünmüşlüğü perçinlemek, Müslümanların onurunu koruyan ve düşmanlarının kötülüklerini onlardan def eden İslami Hilafet Devleti altında ümmetin bütünleşme çabalarını önlemektir. Yahudilerin Filistin işgali, yıllardır bu liderlerin ticaretini yaptıkları bir mesele haline geldi. Onların toplantılarından geriye kalan miras, zillet ve ihanettir. Alınan kararların, kâğıt ve mürekkepten bile daha çok değeri yoktur.

Ama düşmana hizmet etmek için ümmete karşı kurulan kumpas ve sıradan insanların ele avuca gelmeyen kararlarla oyalanması, onların yıllardır başarılı oldukları en önemli şeydir. Bu kukla yöneticiler, efendileri Amerika ve kâfir Batı gibi, İslami ümmetin hareketliliğinden, İslam'a yöneliminden ve göz açıp kapaması kadar yakın olan İslami Hilafet Devletini kurma çabasından rahatsızdır. O zaman zulmedenler nasıl döndürülüşle döndürüleceklerini bileceklerdir.

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيبًا
"Ne zamanmış o?" diyecekler. De ki: "Yakın olsa gerek!" ^{[İsra 51]}