حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: MSu2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201304 |
H. 19 Rabi’-ul Âhir 1436 M. Pazartesi, 09 Şubat 2015 |
Basın Açıklaması Yeni Katliam Port Said Katliamını Akıllara Getiriyor
8 Şubat 2015 Pazar günü, Mısır kanlı olaylara tanık oldu. Hava Savunma Stadyumu önünde Zamalek futbol takımı taraftarlarıyla polis arasında çıkan çatışma sonucunda onlarca kişi öldü. En son yapılan açıklamalara göre ölenlerin sayısı 40'a ulaştı. Bu olaylar, 1 Şubat 2012 tarihinde meydana gelen ve medyada "Port Said katliamı" olarak bilinen ve 72 kişinin öldüğü olayın üçüncü yıldönümüne rastladı. O gün Mısır polisine karşı geniş çaplı gösteriler olmuştu.
Tuhaf olan şudur ki başsavcı, kurbanlar arasında olan bazı Zamalek Ultras liderlerinin kovuşturulması talimatını verdiğini söyledi. Buna karşılık orantısız güç kullanan polise karşı herhangi bir suçlamada bulunmadı. Daha da garip olanı Facebook sayfasında Mısır polisi konuya ilişkin yaptığı açıklamada "...Sen eşkıyalık yaparak biletsiz lig maçlarına girmek istiyorsun... Geç kardeşim bunları, bunlar geçmişte kaldı artık böyle bir şey yok..." ifadelerini kullandı. Bu açıklamadan, futbol maçına gitmenin affedilmez bir suç olduğu ve faillerinin de ölümü hak ettikleri gibi bir anlam çıkıyor.
Bundan daha da tuhaf olanı ise tüm olanlara rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi futbol maçı devam etti. Devletin prestijini kurtarmak için bu kadar zulüm yapılması düşünülemez. Sanki biz kendimizi kemik kırma müsabakasında gibi hissettik. Kim ile? Ve ne için? Futbol hayranları küçük çocuklar ile mi? Devletin prestiji, çocuklarımızın ölüm ve yaralanmalarını kurtarıyor mu?
Görünüşe göre kan dökmek helal ve ülkenin geçtiği mevcut aşamanın en bariz özelliği haline geldi. Mevcut rejim, sokağın öfkesine aldırış etmiyor. Sokağın sesini kısabileceğini düşünüyor. Mevcut rejimin belleğinde saygı diye bir kavram olsaydı, bu olaydan sonra İçişleri Bakanını bir saat bile görevde tutmazdı. Ama tabii ki rejimin hem kendisini hem de bu maçın güvenliğinden sorumlu olanları işlediklerine karşılık yargılaması düşünülemez. Ama görünen o ki herkesin olayda bir parmağı var ve sanki aynı geminin yolcuları gibi hareket ediyorlar. Ya sadece kendilerini kurtulacaklar ya da hep birlikte boğulacaklar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا "Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur." [Maide 32] Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu:
سِبَابُ المُسْلِمِ فُسُوقٌ، وَقِتَالُهُ كُفْرٌ "Müslümana küfretmek zulüm, öldürmek ise küfürdür." Yine şöyle buyurdu:
لزوال الدنيا جميعا أهون على الله من دم مؤمن "Tüm dünyanın yok olması Allah katında bir müminin kanından daha ehvendir."
من أعان على قتل مسلم بشطر كلمة لقي الله يوم القيامة مكتوب في جبهته، آيس من رحمة الله "Kim bir Müslümanın öldürülmesine yarım kelimeyle bile olsa yardımcı olursa, kıyamet gününde iki gözünün arasındaki yere "Allah'ın rahmetinden ümidini kesmiş" yazılı olarak gelir."
Ayrıca Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem veda haccında şöyle buyurdu:
أتدرون أي يوم أعظم حرمة؟، قال: قلنا: يومنا هذا. قال: أفتدرون أي بلد أعظم حرمة؟، قال: قلنا: بلدنا هذا. قال: فأي شهر أعظم حرمة؟ قال: قلنا: شهرنا هذا، فقال رسول الله: فإن دماءكم وأموالكم حرام كحرمة يومكم هذا في شهركم هذا في بلدكم هذا "Hangi günün hürmeten daha ileri olduğunu biliyor musunuz?" dedi. Dedik ki: "Şu içinde bulunduğumuz gün değil mi?" Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem "Peki, hangi bölgenin hürmeten daha önde olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Dedik ki: "Şu bölgeler değil mi? Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem: "Hangi ayın hürmeten daha üstün olduğunu biliyor musunuz?" dedi. Dedik ki: "Şu içinde bulunduğumuz ay değil mi?" Bunun üzerine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem sözlerine şöyle devam etti: "Şüphesiz kanlarınız ve mallarınız haramdır. Tıpkı şu beldede, şu ayda şu gününüzün haram olduğu gibi." Allah'ın kelamını ve Rasûlü'nün bu hadisini işiten bir Müslüman, gerekçesi ve suçlamaları ne olursa olsun orada burada nasıl böyle haksız yere insanların kanını aşağılayabilir? Hiç şüphe yok ki maçların güvenliğini sağlamak ve korumak, polisin sorumlulukları arasındadır.
Hepimiz şunu iyi bilmeliyiz ki böyle bir rejimin altında güvenlik, onurlu ve güvenli bir yaşamdan bahsedilemez. Güvenlik, emniyet ve onurlu yaşam, yalnızca Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti altında mümkündür. Hilafet, tebaanın tüm işlerini adaletle güder, suçluları cezalandırır, korkakların güvende olmalarını sağlar, ister Müslüman isterse Gayrimüslim olsun herkes için huzur ortamı yaratır.
İnsanları etrafında toplamak, şan ve şöhretin fayda vermediği Kıyamet günü Allah'ın intikamından kurtulmak için mevcut rejimin yöneticilerin tek şansı, Amerikan bağımlılığından kendini azat etmek, halkın ve ümmetin yanında yer almak, Allah'ın Şeriatını uygulamak için Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak üzere samimiyetle çalışanlara yardım etmektir. Mısır'da insanların kanlarını haksız yere akıtanlara Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şu sözlerini hatırlatırız:
أول ما يقضى بين الناس يوم القيامة في الدماء "Kıyamet günü insanlar arasında ilk hüküm verilecek şey, kanlardır."
وَقِفُوهُمْ إِنَّهُم مَّسْئُولُونَ
"Ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir." [Saffat 24]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |