Pakistan yöneticilerinin, efendilerini razı etmek için Hatmi Nübüvveti karalama çabalarına girdikleri bir anda Pakistan Müslümanları Rabiu’l Evvel ayına kavuştular. Bu ayda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sireti hakkında aydınlatıcı konuşmalar yapıldı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hayatı, bir kez daha İslam Devletine olan ihtiyacı apaçık hatırlatmaktadır. İslam Devleti, sömürgeci kâfirler hoşlanmasa da Hatmi Nübüvveti korumanın güvencesidir.

Rabiu’l Evvel ayı demek, sadece Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in doğum günü demek değildir. Aynı zamanda Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in tüm insanlığa rahmet ve son peygamber olarak gönderilmesi de yine bu ayda olmuştur. Rabiu’l Evvel ayı, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvetine tanık olduğu gibi 12 Rabiu’l Evvel’de gerçekleşen Hicret yoluyla iktidara yükselişine de tanık olmuştur. Taberi, “Peygamberler ve yöneticiler tarihi” adlı eserinde şöyle demektedir:

حَدَّثَنَا ابْنُ حُمَيْدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سَلَمَةُ، عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قال قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ يَوْمَ الاثْنَيْنِ، لاثْنَتَيْ عَشْرَةَ لَيْلَةً خَلَتْ مِنْ شَهْرِ رَبِيعٍ الأَوَّلِ“İbn Humeyd, Seleme’den, İbn İshak’tan, ez-Zühri’den şöyle dediğini rivayet etti: Rasûlullah Medine’ye Rabiu’l Evvel ayının on ikinci gecesi Pazartesi günü ulaştı.

Günümüzde küfür halkı ile İslam ümmeti arasındaki mücadele son sürat devam ediyor. Bu mücadeleden İslam yakında zaferle çıkacaktır. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, tüm Müslümanlara şunu hatırlatıyor: Yılmadan, usanmadan derin düşünerek İslam’ı taşımalıyız. Sabredip zorluklara katlanmalıyız. Ümmete hikmet ve şefkatle yaklaşmalıyız. Nefislerimizi bozgunculuktan arındırmalıyız. Bu büyük ümmeti sağlam temele dayalı olarak ince ince işlemeli ve içlerinde sahabeler gibi yiğitler yetiştirmeliyiz. Bu nedenle Müslümanlar, zafere ulaşmak için adımlarını sıklaştırmalı, küfür adına hareket eden zorbaların zulmüne aldırış etmeksizin İslam davetine layık olduğu hakkı vermelidir.

Zorbaların, İslam’a, öğretilerine ve yönetim sistemine karşın saldırıya geçip tüm sınırları aştıkları bir zamanda Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, özellikle de Müslüman silahlı kuvvetlere tiranların tahtını deviren selefleri asil Ensar’ı hatırlatmaktadır. Gerçekten de Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem döneminde zalimler aşırı kibirliydiler. Küfür yüzünden kalpleri katılaşmış ve mühürlenmişti. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve Müslüman olanlara eziyet etmek için tüm yetkilerini kullanıyorlardı. Risalet ve Peygambere iftira atıyorlar, Müslümanları takip edip şehit olana dek işkence yapıyorlardı. İşte böyle bir zamanda Beni Hazreç ve Beni Evs kabilesi komutanları, Peygambere SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e gelip kendilerini arz ettiler ve İkinci Akabe Biatı’nda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e nusret verdiler. İşte bu biat, hicretin kapılarını araladı. Mekke’de zulümden kaçanlar, Medine’de İslam Devletini kurup zorbaların tahtlarını devirdiler. Müslüman silahlı kuvvetleri de Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak, tiranlara engel olmak, kâfirleri yerle yeksan etmek için Hizbe nusret vererek İslam’ı ve ümmeti zaferden zafere taşımalıdır.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ“Ve o gün müminler Allah’ın yardımı ile sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir.” ^{[Rum 4-5]}