Her yıl milli gün münasebetiyle düzenlenen askeri geçit töreninde Pakistan silahlı kuvvetlerinin gücü sergilenmektedir. Müslümanlar, bu askeri güçle gururlanmakta, şehit olma arzusuyla yanıp tutuşan silahlı kuvvetlerimize de bu güç güven vermektedir. Gerçekten de Kuran ve Sünnete göre yöneten İslami siyasi bir liderlik, çökmekte olan güvenlik duvarımızı hızla ve kesinkes tersine çevirebilir. İslami liderlik, Afganistan topraklarından gelen Hindistan saldırılarını kınamak yerine Hindistan’a barınak ve destek sağlayan ABD askerlerini ortadan kaldırarak Hindistan’ın Afganistan işgalini sona erdirecektir. Bagram’daki ABD varlığına karadan ve havadan sağlanan tedarik yollarını kesecek, Pakistan’daki ABD’nin istihbarat ve paramiliter unsurlarını ülkeden kovacaktır. Zira bunlar ülkede ABD ve Hindistan’ın gözü ve kulağıdır. ABD’nin insansız hava araçlarını etkisiz hale getirmek için hemen JF-17’leri havalandıracak, başkentte ABD’nin casusluk merkezi olan Büyükelçiliğin kapısına kilit vuracak, ABD’nin Afganistan’daki varlığını meşrulaştırma görüşmelerini derhal durduracaktır. Kabile savaşçılarını eğitimli paramiliter askeri güç haline getirecek ve düşmanla savaşmak yerine Müslümanları katlederek fitne ateşini körükleyenleri deşifre edecektir. Hindistan’dan gelebilecek herhangi bir saldırıyı caydırmak için taktik nükleer silahlar başta olmak üzere füzeleri ateşlemeye hazır hale getirecektir. Dolayısıyla İslami liderlik, kuşatılmış ve sendeleyen ABD askerlerini kayıtsız şartsız teslim olmaya zorlayabilir. İslami liderlik, işgal altındaki Keşmir, Suriye, Yemen ve Burma’daki ümmetin esin kaynağı ve daha etkili eylemler için etkin bir model olacaktır.

Yalnızca İslami siyasi liderlik, Müslümanların güvenliğini sağlayabilir. Çünkü rehberi, Kuran ve sünnettir ve ümmetin güvenliğini sağlamak öncelikleri arasındadır. Buna göre düşmanla kurulan yıkıcı ittifakı paramparça edecektir. Zira Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّمَا يَنْهَاكُمْ اللَّهُ عَنْ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمْ الظَّالِمُونَ“Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” ^{[Mümtehine 9]} Sömürgeci güçler ile ittifak kurmak yerine mevcut Müslüman ülkeleri birleştirerek güçlenmeye çalışacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِنْدَهُمْ الْعِزَّةَ فَإِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا “Onlar, müminleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.”^{[Nisa 139]}

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! İslam’ı küçümseyen ve sapıklığa çağıran bir liderlikten uzun süredir çok çektik. Bu liderlik yüzünden devasa kaynaklarımıza rağmen yoksullukla boğuşuyor, gücümüzü rağmen aşağılanıyoruz. Allah’ın yardımı ve Müslümanların duası ile bu durumu tersine çevirebilirsiniz. Hadi bir adım öne çıkın ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذِي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ “Eğer Allah size yardım ederse, o zaman sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir. Öyleyse müminler, Allah’a tevekkül etsinler.” ^{[Ali İmran 160]}