13 Temmuz 2019’da hükümetin yeni vergi politikasına karşı grev yapan Pakistanlı tüccarlar, dükkân ve pazarlarını açmadılar. Kuşkusuz her Pakistan vatandaşı, IMF’nin dikteleri doğrultusunda Bajwa-İmran rejiminin getirdiği ağır vergiler nedeniyle sıkıntılı ve endişelidir. Yoksullar endişelidir, çünkü aşırı vergi ve enerji fiyatlarındaki artış günlük tüketim kalemlerinin fiyatlarını zamlandırdı ve bu kalemlerin bazılarını elde etmenin mümkün olmadığını belirttiler. Maaşlı kesim endişelidir, çünkü hükümet, daha maaşlarını almadan maaşlarından vergi kesintisi yaptığı için giderlerini karşılamakta zorlanıyorlar. Tüccarlar da endişelidir, çünkü bir yandan rupinin dolar karşısındaki devalüasyonundan ötürü işleri büyük oranda etkilenirken ve müşterilerinin alım gücünü azaltırken, öte yandan rejimin getirdiği yeni vergi önlemleri ekonomik faaliyetlerini olumsuz etkiledi.

Rejim, IMF’nin belirlediği ekonomik hedeflere ulaşmak istediği için Pakistan halkının karşılaştığı zorlukları tamamen görmezden geliyor. Kaç kişinin yiyecek alamayacağı ve işsiz kalacağı rejimin umurunda değil. Rejimin bu davranışı, kapitalist ekonomik sistemin bakış açısına uygundur. Kapitalist ekonomik sistem, ekonomik sorunları insani sorunlar olarak görmez, ekonomik sorunları tamamen ekonomik bir bakış açısıyla ele alır ve belirli teknik hedeflere ulaşmaya odaklanır. Kapitalist ekonomik sisteme göre GSYİH’nın arttığı, büyüdüğü, bütçe veya ödemeler dengesi krizinin yaşanmadığı bir ekonomi, sağlam ekonomidir. Dolayısıyla bu teknik göstergelerin ülke ekonomisinden daha iyi olması durumunda ülke ekonomisinin doğru yolda olduğu ve ilerleme kaydettiği sanılır. O ülke halkının yoksullaşmasına ya da eşitsizliğin artması gerçeğine bakılmaz. Hiç şüphe yok ki uygulanan yozlaşmış kapitalist politikalar, ağır vergiler yoluyla ve baskıcı araçlar kullanarak belirlenen hedeflere ulaşılsa bile Pakistan halkının ekonomik sorunlarını çözemez.

Kapitalist ekonomik sistemin aksine İslam ekonomisi, ekonomik yönetimi insani bir sorun olarak görür ve İslam’daki ekonomi hükümleri, insani sorunları insani sorunlar olarak ele alır, ekonomik göstergelere dayalı teknik konular olarak değil. İslam’a göre her bireyin temel ihtiyaçları karşılanmalı, aynı zamanda erkek ya da kadına lüks ihtiyaçlarının karşılanması için eşit fırsat sunulmalıdır İslâm’a göre asıl mesele, üretim ve yüksek GSYİH oranlarına ulaşmak değil, aksine amaç toplumdaki zenginliklerin adil dağılımıdır. Bu nedenle eğer insanlar aç uyumak zorunda kalır ve başlarını sokacak evleri olmazsa, o zaman büyük döviz rezervleri ya da yüksek bir GSYİH oranına sahip olsa bile İslam’a göre devlet kitlelerin ekonomik işlerini gütmede başarısız olmuş demektir. İslam, ekonomi yönetimi sırasında insani yönü göz önünde bulundurur, bu yüzden devletin gelirlerini tüketim yerine bireyin zenginlikleriyle ilişkilendirir. İslam’ın ekonomik kriz tanımı, kapitalist tanımdan tamamen farklıdır. İslam’a göre ekonomi kriz, toplumdaki her bir bireyin temel ihtiyaçları karşılayamamak ya da kaynak yetersizliği veya başka bir sebepten ötürü devletin bireylerin işlerini gütme şeri yükümlülüğünü yerine getirememesi demektir. Fakat günümüzde kapitalist sistem, kredilerini geri ödeyemediği için Pakistan’ın ekonomik krizde olduğunu açıkladı.

Ey Pakistan Müslümanları! Sefaletimizin nedeni, acımasız ve insanlık dışı kapitalist sistemin uygulanmasıdır. Yalnızca baskıcı vergileri reddetmemelisiniz, aksine bu demokratik kapitalist sistemi ve buna bağlı siyasi eliti de topyekûn reddetmelisiniz. Ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulmasını talep etmelisiniz. Hilafet, İslam’ın ekonomik sistemini uygulayarak sizi ekonomik baskıdan kurtaracak ve ekonomik refahınızı sağlayacaktır.