En son 16 Haziran 2020’da Çin, yaşanan gerginlik sırasında en az yirmi Hint askerini öldürdü. Pakistan’da Hilafeti yeniden kurmanın tam zamanı, ideal bir fırsat. Pakistan Müslümanları Hindu devletinin verdiği kayıplara sevinirken, İslam, bölgesel ve küresel etkilerden daha fazlasını talep ediyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

تَحْسَبُهُمْ جَمِيعًا وَقُلُوبُهُمْ شَتَّى ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَّا يَعْقِلُونَ“Onları birlik sanırsın, oysa kalpleri birbirinden ayrıdır. Bu, akletmeyen bir topluluk olmalarındandır.”^{[Haşr 14]} Kâfirler, Hindu devletinin acımasız Keşmir işgali ve Çin’in Doğu Türkistan Uygur Müslümanlarına yaptığı acımasız zulmünde de görüldüğü gibi Müslümanlara karşı düşmanlıklarında birlik olurlar. Ancak düşünceleri, tanıklıkları ve arzuları farklıdır. Bu yüzden aralarında şiddetli çatışmalar oluyor. Bölgesel olarak Modi, Amerika’nın Çin’i çevreleme planını uyguluyor, kötü donanımlı güçlerini yoruyor. Uluslararası olarak Modi’nin efendisi ABD, ekonomisi yalpaladığı, sağlık sistemi çöktüğü, askeri harcamalarını azaltmak istediği, halkı ırk ve politik yönden ayrıştığı bir zamanda çeşitli sahalarda Çin ile çatışıyor. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmanın kesinlikle doğru zamanı. Hilafet, işgal altındaki Müslüman toprakları kurtarmak için ümmetin silahlı kuvvetlerini birleştirerek seferber edecektir. Ancak bunun yerine Bajwa-İmran hükümeti, ABD’ye körü körüne sadakatini sürdürüyor. Bu yüzden Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın sunduğu her fırsatı çarçur ediyor, Müslümanları yoksulluk ve istikrarsızlığa sürüklüyor.

Ey Pakistan Müslümanları! İslam, uluslararası arenada İslam’ı üstün kılmayı bize farz kıldı. Böylece hem Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem hem de ondan sonraki Raşidi Hilafet Devleti, Roma ve Pers imparatorluklarının birbirleriyle çatışmaları nedeniyle yaşadıkları zayıflığı çok iyi değerlendirmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdikleriyle yönetenler, bu imparatorlukları ağır bir yenilgiye uğrattılar, topraklarını Müslüman topraklara ilhak ettiler, insanları sürüler halinde İslam’ı girdiler. Raşidi Hilafet, hamasetle anmak için şanlı tarihimizin sadece bir parçası değil, aynı zamanda İslam ümmetinin görülmemiş siyasi geleceğidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ iman edip Salih amel işleyenleri yeryüzünde hâkim kılacağını vaat etmiştir.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ“Allah, içinizden inanıp yararlı iş işleyenlere, onlardan öncekileri halef kıldığı gibi, onları da yeryüzüne halef kılacağına dair söz vermiştir.”^{[Nur 55]} Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem altında yaşadığımız zorba saltanattan sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafetin dönüş müjdesini vermiştir.

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”^[Ahmed] Öyleyse silahlı kuvvetler içindeki oğullarımızı ile temasa geçmeli, Musab ibn Umeyr’in Yesrib’in savaşçı erkeklerini teşvik ettiği gibi, onları İslam Devletini kurmak için nusret vermeye teşvik etmeliyiz. Sonra Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Ata Bin Halil Ebu Raşta liderliğinde zafer tekbirleri Srinagar Vadisi ve Mescidi Aksa’dan yankılanacaktır inşallah.