12 Haziran 2020’te ilan edilen PTI’nin ikinci bütçesi, parlamentoda onaylanması halinde ilkinden daha fazla sıkıntı yaratacaktır. Nisan 2020’de yayınlanan “20/114 nolu IMF ülke Raporu” gereğince PTI, Pakistan’daki yerel ve yabancı kapitalistlerin büyük ve artan borç yatırımlarını güvence altına almak için ekonominin acil ihtiyaçlarını göz ardı. IMF’nin dikte ettiği son bütçe, Pakistan ekonomisine şamar attı, ardından kötü yönetilen tecrit de acı çektirdi. Buna rağmen PTI, neredeyse üç trilyon rupi faiz ödemeleri yapmayı taahhüt etti. Tüm bütçe ise yedi trilyonun biraz üzerinde. Bu geri faiz ödemeleri için PTI, IMF önünde eğildi. Neredeyse beş trilyon rupi vergi koymayı hedefliyor. Dolayısıyla Pakistan’ın zaten nefes darlığı çeken ekonomisi daha da boğulacaktır.

Daha önce PPP ve PML-N gibi PTI de Pakistan’ın ihtiyaçlarına göre bütçe hazırlamak yerine sömürgecilerin taleplerini karşılamak için çalışıyor. PTI hükümeti, IMF’nin yozlaşmış kâtibidir. Korner de olduğuna dair yanlış güvenceler veriyor, oysa gerçekte Pakistan, iyice sömürgeci borç tuzağına batıyor. PTI aksini iddia etse de, mevcut kapitalist sistem altında gelecek için umut yoktur. IMF, sürekli vergileri artırmayı planlıyor, 2024/25 yılında vergiler, on trilyon rupiyi geçecek. PTI hükümeti, giderek artan borcun faiz ödemelerini karşılamak için daha fazla borç almaya devam edecek. Pakistan bütçesinin asıl yazarı IMF gibi PTI hükümeti de, ekonomiyi istikrara kavuşturmak ve Pakistan’ın kendi olanaklarına göre yaşamasını sağlamak için GSYİH oranından daha yüksek bir vergi talep ediyor. Ancak gerçekte IMF’nin yazdığı bütçeler, faiz ödemelerini yerine getirmek için Pakistan’ın ekonomisinin kuru kalmasını sağlıyor.

Ey Pakistan Müslümanları! Bajwa-İmran rejimi, ihtiyaçlarımızı karşılamak, kırık ekonomimizi canlandırmak, çocuklarımızı eğitmek, işgal altındaki Keşmir’i kurtarmak, Allah yolunda cihadı diriltmek için yeterli harcamalarımızın olmadığını iddia etse de Allah’ın haramlarına özgürce harcamalarda bulunabiliyor. Hâlbuki Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ * فَإِن لَّمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِّنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin.”^{[Bakara 278-279]} Biliyoruz ki, mevcut kapitalist sistemi ortadan kaldırıp yerine Allah’ın indirdikleriyle yönetimi koyduğumuzda Allah’ı razı eden bir değişim gerçekleşecektir. Hilafet, faizli kredileri ortadan kaldıracak, İslami yasalara göre gelir elde edecek, yoksullara, muhtaçlara veya borçlulara asla yük olmayacaktır. Hilafet ekonomisi, yüzyıllar boyunca dünya lideri olmak, devlet destekli eğitim ve sağlık hizmeti sunmak, işgal altındaki toprakları kurtarmak ve yeni ülkeler fethetmek için bol miktarda fon ayırmıştır. Dolayısıyla her birimiz Hizb-ut Tahrir’in yanında yer almalıyız ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için silahlı kuvvetlerimiz içindeki oğullarımızdan nusret talep etmeliyiz.