10 Eylül 2020’de Pencap Hükümet Sözcüsü, polisin on iki kişiyi tutukladığını açıkladı. Tutuklanan kişilerin çete tecavüzüne ve bir gün önce de Lahor-Sialkot otoyolunda çocukları ile yolculuk yapan ve arabası bozulduğu için durmak zorunda kalan bir annenin soygun olayına karıştıklarından şüpheleniliyor. Müslümanlar, sosyal medyada olaya tepki gösterdiler ve yetkililerden tüm sorumlulara âleme ibret bir ceza verilmesini talep ettiler. Mevcut sistem demokrasinin, kızlarımız ve annelerimizin güvenliğini sağlayamadığı yadsınamaz bir gerçektir. 6 Eylül 2020’de beş yaşındaki bir kız çocuğu olan Merve’nin yanmış cesedi, kaçırıldıktan ve tecavüz edildikten sonra Karaçi’de bir çöp yığınında bulundu. Ocak 2018’de yedi yaşındaki Zeynep Ensari, Kuran kursuna giderken tecavüze uğrayıp öldürüldü. Pakistan Müslümanları, sık sık bu tür iğrenç suçlarla sarsılıyor. Kaldı ki dünyada da demokrasi, kadınların güvenliğini sağlayamadı. 7 Eylül 2020’de dünyanın en kalabalık demokratik ülkesi Hindistan, seksen altı yaşındaki bir büyükannenin tecavüze uğramasından olayından dolayı sarsıldı. Demokrasinin küresel bayraktarı Amerika Birleşik Devletleri’nde neredeyse beş kadından biri hayatının belli bir yaşında tecavüze uğradı.

Ey Pakistan Müslümanları! Pakistan’da ve dünyada demokrasi, annelerin ve kızların güvenliğini sağlayamadı. Demokrasi başarısız olmaya mahkûmdur, çünkü kişisel özgürlüğü kutsayan bir sistemdir. Yasa ya da devlet, cinsel tatmin hakkını kısıtlayamaz. Demokrasi başarısız oldu çünkü dini, toplumdan dışladı ve marjinal kabul etti. Allah takvası nedir bilmez, Allah huzurunda hesaba çekilmekten, ahirette azaba uğramaktan korkmaz. Bu duygular şehvetleri kontrol eder, zayıf ve savunmasızlara zulüm yapmaktan önler. Bu nedenle, arzuları ve dürtüleri ölçülü bir şekilde düzenlemek yerine demokrasi, cinsel taciz, gayri meşru ilişki, zina ve tecavüz gibi Allah’ı öfkelendiren sapkın davranışların tasmasını tamamen serbest bırakır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَلَيُتِمَّنَّ اللَّهُ هَذَا الأَمْرَ حَتَّى يَسِيرَ الرَّاكِبُ مِنْ صَنْعَاءَ إِلَى حَضْرَمَوْتَ مَا يَخَافُ إِلاَّ اللَّهَ‏  “Allah’a yemin olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindi mi Sana’dan kalkıp Hadramevt’e kadar gidecek, Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır.”^[Buhari] Bir yaşam biçimi olarak İslam, erkek ya da kadın yolcunun onurunu ve mallarını koruyacaktır. Hilafetin eğitim, medya ve sosyal sistemi aracılığıyla yarattığı iman atmosferi ile uslanmayanlar, Allah’ın indirdiklerine göre yöneten Hilafetin yargıçlarının emri ile örnek cezalara çarptırılacaklardır.  Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْأَرْضِ ذَلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ  “Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azap vardır.”^{[Maide 33]} Gerçekten de, savunmasız annelerimiz ve kızlarımızın yaşadıkları baskılar, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kaçınılmazlığının acı verici bir hatırlatıcısıdır.