ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından Pakistan’ın bölgede birleştirici küresel bir Hilafet için bir başlangıç ​​noktası haline gelmesi tartışmaları şiddetlendi. Bu tartışmalar, İslam ümmetinin vicdanındaki derin ve köklü İslami duygulardan kaynaklanıyor. Yıllarca Müslümanlar, tek bir Hilafet Devletinin gölgesi altında bir araya gelmenin özlemini çekmektedirler. Hilafet, kâfirlerin saldırganlığına karşı bir kalkan ve tüm ezilen Müslümanlar için bir sığınak olacaktır. Bugün Müslümanlar, baskıcı rejimlerden ve sömürgeci dünya düzenini koruyan yasalardan bıkmışlardır. İslam ümmeti, gerçek bir İslami anayasa ve devlet yapısı düşüncesine açtır. Doğal olarak bu devlet, ümmeti birleştirecek ve kâfirlerin baskısını ortadan kaldıracaktır.

Hizb-ut Tahrir, her bir maddesi şeri delillerden türetilen 191 maddelik bir “Anayasaya Mukaddimesi” hazırladı. Bu anayasa, İslam ümmetini yeniden diriltmek için çaba gösterenler için müthiş bir hazinedir. Zira Hilafetin kurulmasıyla İslam ümmeti, dünyanın en hayırlı ümmeti olacak, İslami olduğunu iddia eden ama aslında gayri İslami olan bazı devletlerin belirsiz anayasalarını yürürlükten kaldıracaktır. Bu geçersiz anayasalar, şeri delillerin güçlülüğü esasından ziyade insanların kapris ve arzularını göre şeri hükümleri benimsemişlerdir. Pakistan, Suudi Arabistan veya İran anayasasında olduğu gibi Batı anayasası ve yasalarını taklit etmişlerdir.

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, genel olarak Müslümanlara özel olarak politikacılara, subaylara, bilginlere ve gazetecilere “Anayasa Mukaddimesi”ni takdim ediyor. Hilafet Anayasasını dikkatlice inceleyenler, Hizb-ut Tahrir’in ne kadar ciddi ve Müslümanları Allah’ın indirdiklerine göre yönetmeye hazır ve yetkin olduğunu görürler. İslam dünyasındaki mevcut devletler, İslami değillerdir, çünkü ekonomi ve dış politika yasaları İslami yasalar değildir. Kaldı ki bu devletler, kurumları ve yapıları açısından da İslami değillerdir. Mevcut devlet yapılarıyla İslam Şeriatını uygulama girişimleri, kesinlikle Hilafetin kuruluşuna götürmez. Hilafet monarşi ve demokrasi değildir. Diktatörlük ve teokrasi de değildir. Öyleyse mevcut devletler ortadan kaldırılmalı ve kalıntıları üzerine İslam’ı kapsamlı bir şekilde uygulayacak bir İslam Devleti kurulmalıdır.

Ey Pakistan’ın Müslüman silahlı kuvvetleri! Hizb-ut Tahrir, Hilafetin kurulması için gerekli hazırlıkları yapmış, sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmiştir. Şimdi bu samimi, yetenekli ve ciddi grubun elinden tutup nusret vermek sizin sorumluluğunuzdadır. Bölgede Hilafetin kurulması, ABD ve ajanlarının tüm planlarını altüst edecektir. Sadece o zaman İslam ümmeti, samimi bir Halifeye sahip olacak, Keşmir, Filistin ve Çin’deki ezilen Müslümanların çağrısına yanıt verecek, İslam’ı cihat ve davet yoluyla çürük Batı kapitalizmine alternatif olarak tüm dünyaya sunacaktır.

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ“Puta tapanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini doğru yol ve hak dinle gönderen Allah’tır.”^{[Tevbe 33]}