21 Ekim 2022’de FATF, Pakistan’ın gri listeden çıkarıldığını duyurdu. Pakistan yöneticileri bu haberi sanki büyük bir farzı omuzlanmışlar gibi kutladılar. Muhalefet de dâhil olmak üzere ülkenin siyasi ve askeri liderliği, FATF’in 34 eylem maddesini Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın emriymiş gibi uyguladı. Aslında bu eylem maddeleri açıkça Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e ve müminlere ihanettir. Bu maddeler, Keşmir cihadını yok etmiş, onu her türlü maddi destekten yoksun bırakmıştır.

Pakistan’daki ABD ajanları, FATF’in taleplerini Pakistan’ın ekonomik devriminin önündeki tek engelmiş gibi sundular. Pakistan yöneticileri, ülkenin FATF’in gri listesinden çıkarılmasını ekonomik devrimin eşiğindeymişiz gibi pazarlıyorlar. Pakistan 2018 Haziran’da FATF’in gri listesine girmeden önce ekonomik devrimin eşiğinde miydi? Avrupa Birliği’nin GSP Plus statüsü veya IMF paketi ile Pakistan’ın ekonomik olarak kalkınacağını söylüyorlar hep. Ancak 22 IMF programı, FATF’in gri listesinden çıkmak, CPEC projesi veya Çin’in sömürgeci kredileri hiçbir değişiklik yaratmamıştır, yaratmayacaktır.

Aksine ekonomik durumumuzun sürekli kötüleşmesini sağlamışlardır. Hindistan’da Kongre Partisi hükümette iken Amerika, Hindistan’ı dizginlemek için Keşmir’deki cihadı kullanmıştır. Bu yüzden Washington, Pakistan’ın Keşmir cihadına verdiği desteği görmezden gelmiştir. Ancak Hindistan’da Amerikan yanlısı BJP hükümeti iktidara geldiğinde, ABD, Keşmir cihadını ‘terörizm’ olarak ilan etti. Pakistan siyasi ve askeri liderliğinden, Keşmir’deki cihat gruplarını yasaklamasını ve bu gruplara verilen tüm desteğin kesilmesini talep etti. Bu sebeple Müşerref, Keşmir’deki cihat gruplarını yasakladı. FATF hükümleriyle, Keşmir’de cihada verilecek herhangi bir mali destek imkânsız hale getirildi. Ayrıca, FATF’in maddeleri ekonomimize giderek zarar verdi. Sıradan insan için günlük finansal işlemleri son derece zorlaştırdı.

FATF, ‘yasadışı finansmanı’ durdurma kisvesi altında belirli ülkelerdeki finansal akışı izlemekte, fonların Batı çıkarlarına karşı kullanılmamasını sağlamaktadır. FATF, kitle imha silahlarının yayılmasını önleme programı ile Pakistan’ı tuzağa düşürmesi an meselesidir. Sonra Pakistan’dan, zorla elde ettiği nükleer silah programını korumak ve güvence altına almak için gizli banka hesaplarının açılması talep edebilir. Batılı güçler ve finansal kurumları, yasadışı finansal faaliyetlerin başlıca kaynağıdır. Doğrudan sömürgecilik ve ajan yöneticiler aracılığıyla yağmaladıkları servetimizi yurtdışında sakladılar. Batılı suçlu beyinler, gelişmekte olan ülkeleri, kendilerinin görmezden geldikleri standartlara uymaya zorluyorlar. Dahası, düşmanlarımız, bize karşı terör projelerini finanse etmeye devam ediyorlar.

Ey Pakistan Müslümanları ve silahlı kuvvetleri! Amerika’nın kurduğu küresel düzende, IMF ve FATF gibi sömürgeci kurumların talepleri yerine getirilerek Pakistan’ın ekonomik, mali, dış ve iç egemenliği ortadan kaldırılıyor. Bu talimatlar izlendiğinde, dünyanın altıncı büyük ordusuna ve nükleer silahlarına sahip 220 milyonluk bir ülke, Nepal veya Butan gibi bir ağırlığa sahip olacaktır. Siyasi ve askeri liderliğimiz, ABD’nin kölesidir. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ, bizi kâfirlerin emirlerine uymanın feci sonuçlarından sakındırmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا ٱلَّذِينَ آمَنُوۤاْ إِنْ تُطِيعُواْ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يَرُدُّوكُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُواْ خَاسِرِينَ  “Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, gerisin geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz.”^{[Ali İmran 149]} Bu yüzden aşağılanmayı sona erdirmenin zamanı gelmiştir. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurun. Hilafet, Amerikan dünya düzenini, aparatlarını ve sömürgeci kurumları reddedecek, silahlı kuvvetleri Keşmir cihadı ve Hindistan’ın fethi için seferber edecektir.