Açıkçası demokratik oyuna katılmak, bize gerçek bir değişim getirmez. Çünkü mevcut siyasi ve askeri liderlik, demokratik katılımcıların belirlenen kural ve yasalara göre oynadıklarından emindir. Siyasi ve askeri liderlik, hem kendi çıkarlarını hem de sömürgeci efendilerinin çıkarlarını korumak için, gerçek değişimini engelleme gayreti içerisindedir. Demokratik siyasetle, yürüyüş, protesto ve seçimlerle demokratik sisteme katılımla hiçbir değişim gerçekleşmez. Gerçek şu ki, mevcut sistemdeki bu tür siyasi eylemler, sadece bu sistemin ömrünü uzatmaya yarar. Üçte iki çoğunluğu sağlamak veya parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş, gerçek anlamda bir değişim sağlamaz. Çünkü sorunlarımızın temel nedeni, hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun demokrasinin ta kendisidir. Demokrasi olduğu sürece sorunlarımız devam edecek ve daha da büyüyecektir.

Demokrasi, bugün de gördüğümüz gibi, her zaman yönetici seçkinler arasında iç çatışma yaşanmasına neden olur. Bu iç çatışma, siyasi partiler arasında veya bunlarla yargı arasında veya yargı ile ordu arasında veya ordu ile siyasi partiler arasında yaşanır. İç çatışma, yeni bir güç paylaşımı anlaşmasının ardından sona erer. Elit kesim, halkın pahasına daima çıkarlarını korur. Demokrasi bize hiçbir fayda sağlamadı, o yüzden demokrasi, samimi siyasetçilerin enerjisini boşa harcamaktan başka bir şey değildir.

Nübüvvet metodu üzere Hilafet, ihtiyacımız olan gerçek değişimi fiilen gerçekleştirecek, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdiği ile hükmedecek, İslam ülkelerini güçlü ve müreffeh bir devlet altında birleştirecektir. Amerika ve onun yıkıcı uluslararası kurumlarını ülkemizden kovacak, silahlı kuvvetlerimizi Allah yolunda cihat için seferber ederek Keşmir ve Filistin gibi işgal altındaki Müslüman ülkeleri kurtaracaktır.

Peygamber’in sünnetine göre, gerçek değişimin tek şeri yöntemi, İslam yönetimini tesis etmek için güç ve kuvvet ehlinden nusret talep etmektir. Sirette geçtiğine göre,

خَرَجَ رَسُولُ اللّهِ ﷺ إلَى الطّائِفِ، يَلْتَمِسُ النّصْرَةَ مِنْ ثَقِيفٍ، وَالْمَنَعَةَ بِهِمْ مِنْ قَوْمِهِ وَرَجَاءَ أَنْ يَقْبَلُوا مِنْهُ مَا جَاءَهُمْ بِهِ مِنْ اللّهِ عَزّ وَجَلّ“Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Allah Azze ve Celle’den getirdiklerini kabul edecekleri umuduyla Sakif’ten nusret talep etmek ve kavminden güç arama üzere Taif’e gitti.” Bu yüzden artık Pakistan silahlı kuvvetlerinden İslami yönetim için nusret talep etmeliyiz.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Pakistan’da siyasi partiler, ordu ve yargı arasında cereyan eden bu kısır döngüye bir son verin. Bu elit, yalnızca güç, makam, terfi ve ayrıcalıklarla ilgilenir. Allah ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in çağrısına uyun, halkınızı daha fazla sefaletten kurtarın, demokrasiyi yıkın ve Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için nusret verin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}