حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: PK-BA-2024-MB-TR-04 |
H. 21 Raceb 1445 M. Cuma, 02 Şubat 2024 |
Aşağılık Ruveybida Yöneticileri, Politikacıları ve Ordu Komutanları Hamasetten, Kahramanlıktan ve Yiğitlikten Yoksundurlar
ISPR’nin PR-26/2024- sayılı basın açıklamasında bildirdiği üzere Pakistan Genelkurmay Başkanı General Syed Asim Munir, 31 Ocak 2024’te Genelkurmay Başkanlığında düzenlenen 262. Kolordu Komutanları Konferansına başkanlık etti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Forum, Filistin ve Gazze halkına olan açık desteğini yinelerken, çatışmanın son derece olumsuz etkilerine ve daha geniş bir bölgeye yayılma potansiyeline dikkat çekti. Kalıcı bir ateşkese ve acilen Filistin sorununa kalıcı bir çözüm bulunması oybirliğiyle kabul edildi. Aynı şekilde, Pakistan’ın IIOJK (Hindistan’ın Yasa Dışı İşgali Altındaki Cammu ve Keşmir) halkının kendi kaderini tayin hakkını destekleme konusundaki kararlılığı da yinelendi. Pakistan, ilgili BMGK kararları uyarınca adalet yerini bulana kadar Keşmirli kardeşlerimizi ahlaki, siyasi ve diplomatik olarak desteklemeye devam edecektir.” Aynı bağlamda ve tam tersine, Pakistan Müslümanları, “İsrail”in Gazze Şeridi ve Batı Şeria’ya karşı yürüttüğü bombardımanı ve ablukasını şiddetle reddederken, Pakistan ordusunun Gazze’ye destek için harekete geçmesini talep etmektedir.
Bu konferans, Yahudilerin dünyanın en kalabalık bölgesi olan Gazze Şeridi’ni dört aydır aralıksız bombardımana tutmasının, toplarını, uçaklarını ve savaş gemilerini seferber etmesinin, ABD’nin çeşitli silah ve mühimmatıyla Müslümanlar üzerine bomba yağdırmasının ardından düzenlendi. Savaşta on binlerce insan şehit oldu ve bunun kat be kat fazlası da yaralandı. Gazze halkının çoğunun açık alanlara göç etmesine, yerde yatmasına, tepelerinde Yahudi uçaklarının uçmasına neden oldu. Konferans, liderlere ve ordulara çağrıda bulunan yaslıların sesleri kısıldıktan ve nihayet sessizliğe büründükten sonra gerçekleşti. Ancak tüm bunlara rağmen dünyanın altıncı büyük ordusuna komutanlık eden ordu komutanları hâlâ aşağılayıcı tutumlarını sürdürüyorlar. Ne zafer kazanma ne de zafer peşinde koşma gibi bir dertleri var. “İki devletli çözüm” olarak adlandırılan Amerikan komplosunu tekrar tekrar pişirerek Siyonist düşman ve destekçileriyle aynı safta yer aldıklarını vurguluyorlar. Gerçekten de herhangi bir ilkeden, mertlikten ya da İslam’ın kararlılığından yoksunlar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَامِنْامْرِئٍيَخْذُلُامْرَأًمُسْلِمًافِيمَوْضِعٍتُنْتَهَكُفِيهِحُرْمَتُهُوَيُنْتَقَصُفِيهِمِنْعِرْضِهِإِلَّاخَذَلَهُاللَّهُفِيمَوْطِنٍيُحِبُّفِيهِنُصْرَتَهُوَمَامِنْأُحُدٍيَنْصُرُمُسْلِمًافِيمَوْضِعٍيُنْتَقَصُفِيهِمِنْعِرْضِهِوَيُنْتَهَكُفِيهِمِنْحُرْمَتِهِإِلَّانَصَرَهُاللَّهُفِيمَوْطِنٍيُحِبُّنُصْرَتَهُ Her kim bir Müslüman’ın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslüman’a onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.” [Taberani]
Bu komutanlar ve politikacılar, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmeti temsil etme yeteneğine sahip değiller. Onlar, 7 Ekim’de kırılganlığı hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanan ve sadece kâğıttan bir kaplan olduğu teyit edilen mutant Yahudi varlığıyla yüzleşmek için gereken yetkinlikten de yoksundurlar. Gerçekten de bu komutanlar aşağılık Ruveybida yöneticileridir. Ümmetin, Yahudileri ve onların işgallerini destekleyenleri alt etmek için yeterli güce sahip olduğunu anlayamıyorlar. Sömürgeci efendilerinin sundukları “çözümler” ötesinde ufukta bir çözüm göremiyorlar. Aklı başında her insan, sömürgecilerin düşmanın ta kendisi olduğunu bilir. Amerika Birleşik Devletleri’nin, uluslararası kurumların, Birleşmiş Milletler’in, Güvenlik Konseyi’nin ve Amerikalı bir yargıç olan Joan E. Donoghue’nin başkanlığını yaptığı Uluslararası Adalet Divanı’nın, Yahudiler de dahil olmak üzere küfür ve küfür ehli tarafgirliği yaptıkları ve yanlı davrandıkları kesin olarak kanıtlanmıştır. Kuruluşlarından bu yana hiçbir İslami davayı desteklememişlerdir. Ancak yöneticiler, bu kurumların Müslümanları davalarında zafere ulaştıracağını umdukları için değil, halkı yanıltmak ve sorumluluktan kurtulmak için ısrarla bu kurumlara başvurmaya devam etmektedirler. Ayrıca, bu komutanlar kendilerini İslam’ın ve Müslümanların kutsallarını güvence altına almak için muzaffer bir orduya komutanlık etme yeterliliği ve kapasitesinde bile görmüyorlar. Bunu yapamayacaklarını çok iyi bilirler, çünkü atanma amaçları bu değil. Onlar, Batı’nın İslam’a ve Müslümanlara karşı emirlerini, projelerini ve komplolarını uygulamak üzere görevlendirilmiş ajanlardır. Yetkileri veya karar alma kapasiteleri yoktur. Batı’nın emirlerinden ve amacından dışarı çıkamazlar. İslam ümmetine asla fayda sağlayamazlar ya da ümmeti asla kurtaramazlar.
Ey Pakistan silahlı kuvvetlerinin samimi askerleri ve subayları! Anlayacağınız kalpleriniz, göreceğiniz gözleriniz ve işiteceğiniz kulaklarınız yok mu? Gazzeli Müslümanların akan kan nehirlerini görmüyor musunuz? Katliamların köylere, şehirlere ve otoyollara yayıldığını görmüyor musunuz? Evlerin yıkıldığını, hastanelerin bombalandığını, yaralıları taşıyan ambulansların engellendiğini, yaralıların şehitliğe terk edildiklerini görmüyor musunuz? Canavar Yahudi varlığının insanlara, taşlara ve ağaçlara uyguladığı vahşeti görmüyor musunuz? Yahudilerin zulmü Gazze’ye, Batı Şeria’ya ve hatta 1948’de işgal edilen Filistin’e kadar uzanmıştır, öyleyse daha ne bekliyorsunuz? Kuşkusuz olup biten her şeyi görüyor ve duyuyorsunuz. İçinizde Müslüman askerlere önderlik edecek, İslam’ı ve Müslümanları destekleyecek, Filistin’i işgal eden Yahudi varlığını ortadan kaldıracak, tüm Filistin’i İslam yurduna iade edecek, zorba hükümdarlar itiraz edecek olurlarsa, onları da arkalarından kovacak aklı başında bir adam yok mu? Yöneticilerin emrini bekleyenler, tıpkı ellerini suya doğru açıp da ağzına suyun ulaşmasını bekleyen kimse gibidirler. Dahası, devenin iğne deliğinden geçmesini bekleyen biri gibidirler. Yöneticiler, Yahudi devletini kuran ve Mübarek Toprak Filistin’i ona teslim eden sömürgeci kafir ülkelerin emirlerini yerine getiriyorlar. Onlardan hiçbir hayır ve cihat beklenmez.
O yüzden Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermelisiniz. Halife’ye biat etmelisiniz ki Yahudilere ve onların müttefiklerine karşı zafer elde edesiniz, iki sevaptan birine ya zafer ya da şehadete nail olasınız. Aranızda Pakistan ordusuna liderlik edecek, diğer ordular ve ümmetin de tekbir sesleriyle onu izleyeceği, zafer tekbirleri atacakları aklı başında bir adam yok mu? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَٱلَّذِينَ آمَنُواْ فِى ٱلْحَيَاةِ ٱلدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ ٱلأَشْهَادُ“Biz, hem dünya hayatında hem de şahitlerin hazır bulunacağı günde elçilerimize ve inanmış kişilere yardım ederiz.” [Haşr 51] Yeter artık, ey askerler! Mazeret arayanlar için artık hiçbir mazeret kalmamıştır. Eğer harekete geçmezseniz, düşmanınıza olan öfkeniz ve kızgınlığınız bile size şefaat etmeyecektir. Aksine Güçlü ve Hâkim olan Allah’ın emrini yerine getirmelisiniz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ “Onlarla savaşın ki Allah sizin elinizle onları azaplandırsın, rezil etsin ve sizi üstün getirsin de müminlerin gönüllerini ferahlandırsın, kalplerindeki öfkeyi gidersin.” [Tevbe 14]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813 https://bit.ly/3hNz70q |
Fax: +(92) 21–520–6479 E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk |