7 Mart 2024’te Amerika ajanı Modi, işgal altındaki Keşmir’i zorla ilhak etmesinden bu yana Keşmir’e gerçekleştirdiği ilk ziyarette, “Bugün Keşmir’den ülkedeki tüm Müslümanların yaklaşan Ramazan ayını kutluyorum.” diyerek Müslümanların yaralarına tuz bastı. Amerika’nın Pakistan askeri yönetimindeki ajanlarına gelince, silahlı kuvvetlerimizi dizginleyerek, Kontrol Hattı’nda ateşkes yaparak ve Keşmirli mücahitleri sırtından bıçaklayarak Keşmir’i tamamen Modi’ye teslim etmişlerdir. Amerika, Hindistan’a en yeni silahları sağlarken, Pakistan’ın askeri yönetimindeki ajanları da Pakistan ordusunu küçültmektedir. Yalan yere de “en uygun hale getirme” iddiasında bulunmaktadırlar. Pakistan’ın askeri liderliği, zayıf tutumuyla Pakistan ordusundaki subay ve askerlerin moralini bozarken, korkak düşman birliklerinin güvenini artırmaktadır. Seçilmiş siyasi liderliğe gelince, askeri liderliğin ve efendisi Amerika’nın belirlediği kırmızı çizgileri aşma cesaretini gösterememektedir.

Hindistan’ın tekrarlanan saldırı ve provokasyonlarına rağmen Amerika’nın Pakistan’ın askeri liderliğindeki ajanları Hindu Devleti karşısında zayıf bir duruş sergilemektedir. Askeri liderlik içindeki ajanlar, düşman karşısında güçsüzdürler. Oysa Hindistan’ın korkak ve bölünmüş ordusu, şehadet ve zafer peşinde koşan hiçbir Müslüman silahlı kuvvetle boy ölçüşecek durumda değildir. Bölünme sırasında Pakistan Müslümanları, savaşta Keşmir Müslümanlarını yardım ettiklerinde Hindu devleti Azad (kurtarılmış) Keşmir’in kurtuluşunu engelleyememiştir. Yetmiş yıldan fazla bir süredir Pakistan’ın, Keşmir savaşına arka çıkması Hindu devletinin oradaki işgalini güçlendirmesine engel teşkil etmiştir. Şu anda bile Pakistan silahlı kuvvetleri, Keşmir’de zayıf silahlı, yüksek motivasyonlu mücahitler karşısında zayıf kalan Hindu devletinin işgal güçlerini kovabilir.

Ey Pakistan Müslümanları! Batıl ve sapık insanlara yol vermek için neden dinimizi ihlal ediyor, dokunulmaz kutsallıklarımızı teslim ediyoruz? Biz onurlu bir milletiz ve olağanüstü mirasın mirasçılarıyız. Bu İslami bir mirastır. Raşidi Hilafet zamanında başlamış ve İslam’ın Hint yarımadasındaki hakimiyetiyle sonuçlanmıştır. İslam’ın egemenliği döneminde Hint Yarımadası’nın dünya ekonomisindeki payı yüzde 23 idi. Avrupa’nın toplam ekonomisinden daha büyüktü. 1700 yılında Aurangzeb Alamgir zamanında yüzde 27’ye yükseldi. Yüzyıllar boyunca İslami yönetim, ırklarına veya dinlerine bakmaksızın bölge sakinlerinin refahını ve güvenliğini sağladı, Hindular da dahil olmak üzere sadakatlerini kazandı. Gerçekten de İslam çağı altın çağdı. Işığı dünyanın her tarafını aydınlattı. Açgözlü sömürgeci güçlerin dikkatlerini çekti. Bölmek ve yönetmek için İslam dünyasına ayrılık tohumlarını saçtılar. Öyleyse, neden kendilerine ve başkalarına zarar veren bir halkın egemenliğine yol açmak zorundayız? Normalleşme de dahil olmak üzere Hindistan karşısındaki zayıf tutumu reddedin ve Raşidi Hilafetin yeniden kurulmasını talep edin.

Ey Pakistan’ın Müslüman silahlı kuvvetleri! Bu Ramazan Amerika, Müslümanların Hindu egemenliğine girmesine zemin hazırlarken, Hindistan’daki ajanı Modi de seçimlere hazırlanmaktadır. Liderliğinizdeki Amerikan ajanlarına gelince, Amerikan planını kolaylaştırmaktadırlar. Çarpık koltukları uğruna Pakistan’ı korumak için ettikleri yeminlerini bozmaktadırlar. Artık Allah rızası için, dini ve müminleri desteklemek için ilkeli bir duruş sergilemenizin zamanı gelmiştir. Bu Ramazan, Bedir savaşından iki yıl önce Ensar’ın komutanı Sad b. Muaz’ın Ramazan’da yaptığı gibi yapın. Hatırlayın, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in istişaresi sırasında Sad ibn Muaz şöyle demişti:

فوالذيبعثكبالحق،إناستعرضتبناهذاالبحرفخضتهلخضناهمعك،مايتخلّفمنارجلٌواحدٌ،ومانكرهأنتلقىبناعدوناغداً،إنّالصُبُرٌفيالحرب،صُدُقٌعنداللقاء،ولعلاللهيريكمناماتقرّبهعينك،فَسِربناعلىبركةالله“Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki, sen bize şu denizi gösterip dalarsan, biz de peşinden dalarız! Bizden hiç kimse geri kalmaz. Biz düşmana karşı gitmekten çekinmeyiz, harpte geri kalmayız. Allah’ın bereketiyle yürüt bizi.”

Ey Pakistan’ın Müslüman silahlı kuvvetleri! Zafer ayı olan bu Ramazan’da, küfre ve küfrün mensuplarına şiddetli bir darbe indirin, müminlerin kalplerine merhem olun ve onların dualarını kazanın. Bedir, Kadisiye ve Ayn Calut ruhunu yeniden canlandırın. Terinizle, kanınızla, ateşinizle ve çeliğinizle Allah yolunda cihat ederek Allah’ın yardımına nail olun ve rızasını kazanın. Amerika’nın planını bozun. Liderliğinizdeki ajanlarının kökünü kazıyın. Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Hilafet, Orta Asya, Afganistan, Pakistan ve Bangladeş Müslümanlarını tek bir güçlü devlette birleştirerek İslam’ın bölgesel hâkimiyetini hızla tesis edecektir. İslam ümmetinin özlediği ve dua ettiği güçlü duruşu sergileyin ki Allah Subhânehu ve Teâlâ ebedi ahiret yurdunda ruhlarınızı Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte haşreylesin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِنْ يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذِي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ  “Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur; Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.” ^{[Ali İmran 160]}