Pakistan’daki en büyük ve en köklü medreselerden biri olan Camiâ Dârul Ulûm Hakkâni’nin rektörü Mevlâna Hamidul Hak Hakkâni, 28 Şubat 2025’te Cuma namazı esnasında gerçekleşen bombalı saldırıda şehit oldu. Patlamada altı Müslüman daha şehit oldu ve birçok kişi de ağır yaralandı.

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, bu korkunç saldırıyı şiddetle kınayarak, merhumların ailelerine, yakınlarına ve tüm sevenlerine taziye dileklerini iletiyor. Rabbimizden, tüm şehitleri Firdevs Cenneti’yle mükâfatlandırmasını ve yaslı ailelere sabır ihsan etmesini niyaz ediyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُتَعَمِّداً فَجَزَاؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِداً فِيهَا وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظِيماً“Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası içerisinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap eder ve lanet eder. Onun için büyük bir azap da hazırlamıştır.” ^{[Nisa 93]}

Kabileler ve ordu arasındaki bu fitne savaşı toplumumuzu paramparça etti ve bunun tüm sorumluluğu Amerikan çıkarlarına hizmet eden yöneticilere aittir. Bu savaş nedeniyle, askerler, kabile mensupları, sıradan vatandaşlar, âlimler ve polis memurları da dâhil olmak üzere yaklaşık yüz bin kişi hayatını kaybetmiştir. Bu savaş ekonomimizi felç etti, kabilelere zarar verdi ve devletin yenilgisine ve yıkımına sebep oldu. Bu savaş yüzünden halk ile silahlı kuvvetleri arasında büyük bir güvensizlik boşluğu meydana geldi ve bu nedenle Müslüman topluluğu (cemaat) zayıfladı. Artık güç ve kuvvet ehli içindeki samimi insanların, bu savaşı körükleyen herkesi durdurmasının zamanı gelmiştir. Bu yıkıcı savaşı körükleyen her fitneciyi, ister askeri ve siyasi sahnede ister kabile savaşçılarının saflarında olsun, güçlü bir iradeyle durdurmasının vakti gelmiştir.

Bu savaşın Şeriat açısından hiçbir meşru gerekçesi yoktur. Kabile savaşçılarının orduya saldırması da, ordunun bu meseleyi zor kullanarak Amerikan planları doğrultusunda çözmeye çalışması da caiz değildir. Müslümanların birbirine karşı kılıç çekmesi, olağanüstü durumlar haricinde, esasen bir fitnedir. Bu yüzden tarafları Şeriatın hükümlerine başvurmaya zorlamaları Müslümanlar üzerine farzdır.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Gayemiz Filistin ve Keşmir’in kurtarılmasıdır. Ne var ki, iç savaş tuzağına düşürüldük ve düşman karşısında güçsüzleştirildik. Nübüvvet metodu üzere Hilafet, güçlerimizi ve aşiretlerimizi bir araya getirecek ve bu birleşmiş kuvveti ümmetin hayrına kullanacaktır. Öyleyse bu Ramazan’ı Hilafet’i ihdas etme Ramazan’ı kılın. Hilafet’in kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Hizb-ut Tahrir, Pakistan, Afganistan ve diğer Müslüman ülkelerini tek bir Hilafet çatısı altında birleştirecek ve gücümüzü kafirlere karşı kullanacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}