Keyâni / Şerif rejiminin düşük elektrik fiyatlarının fiilen artırılması politikalarının yanı sıra elektrik, ayın yarısından daha fazla kullanılmamaktadır. Nitekim artık insanlar elektrik faturalarını "ikinci kira" olarak adlandırır hale gelmişlerdir.

Keyâni / Şerif rejiminin Maliye Bakanı, hükümetin, yerel bankalardan ve yabancı kurumlardan daha yüksek faizli kredi temin etmek, elektrik vergilerini artırmak ve enerji sektörünün özelleştirilmesinin artırılması yoluyla enerji sektörünün borçlarını 12 Ağustos itibarıyla ödeyeceğini müjdeledi! Aslında bir müjde olduğu sanılan bu üç tedbir, elektrik fiyatlarının şuan olduğundan daha fazla yükselmesine yol açacaktır. Ayrıca bu üç tedbir, İMF tarafından dikte edildiği gibi aşağıdaki üç açıdan dolayı İslamî şerî hükümlere de aykırıdır:

Birincisi: Hükümetin, borçlarını ödemesi için sürekli olarak borçlanması, kesinlikle elektrik fiyatlarının ve onun dışındaki her şeyin yükselmesine yol açacaktır. Nitekim Keyâni / Şerif rejiminin, -sözde para kazandıran- Merkez Bankası'ndan kredi almaya başvurması, bütçe açığının meydana gelmesine neden olmaktadır. Çünkü bu üslup, daima para tabanının büyümesine ve en sonunda da enflasyona yol açmaktadır.  Nitekim Rupi, değerini büyük oranda kaybetmiştir. Zira bir zamanlar bir dolar 80 Rupi'ye denk gelirken son bütçe konuşmasının ardından dolar karşısında 80'ne düşmüştür. Sonra bu yılki bütçe konuşması sırasında bir kez daha dolar karşısında 100 Rupi'ye gerilemiştir. Dolayısıyla bu kafir rejim kalmaya devam ettiği sürece gelecek yılki bütçe konuşmasında Rupi'nin dolar karşısında 120'ye ulaşması hiçte uzak değildir! Rupi'nin zayıflaması, sadece elektriğin daha pahalı olması anlamına gelmemektedir. Bilakis aynı şekilde onun dışındaki her şeyin pahalanması anlamına da gelmektedir. Bu yüzden İslam, sadece faizli krediyi haram kılmamış, bilakis paranın altın ve gümüş tabanına dayalı olmasını da farz kılmıştır. Böylece para değerini kaybetmeyecek ve enflasyonun olmasına da neden olmayacaktır.

İkincisi: Tarifeler yoluyla elektrik vergilerindeki artış, elektrik faturalarını giderek daha da artıracağı gibi aynı şekilde bu, İslam ile de çelişmektedir. Dolayısıyla meşru olan, devletin gelirlerini insanlara koymuş olduğu vergilerden değil gerek kendi gerekse kamu mülkiyetinden elde etmesidir. Dolayısıyla şeriat, fazla parası olanlar hariç insanlara vergiler koymayacaktır. Zira Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], insanların ihtiyacı olmadığı işlerini idare etmiş ve SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in insanlara vergi koyduğu da tespit edilmemiştir. Hatta Nebimiz [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], İslam Devleti'nin sınırlarına giren eşyalardan vergi alındığını öğrendiğinde bunu yasaklamıştır.

Üçüncüsü: Elektriğin özelleştirilmeye devam edilmesi, fiyatları artıracaktır. Zira özel şirket sahipleri, sürekli olarak elektrik satışlarından kar elde etmeye çalışmaktadırlar. Aslında özelleştirme, öncelikli olarak yuvarlak borçlara neden olmaktadır. Çünkü hükümet, özel sektöre hak ettiklerini ödememiştir. Bundan dolayı da onlar, insanların ihtiyacı olandan daha az elektrik üretmeye başlamışlardır. Nitekim İslam, kamu mülkiyetlerinden olan elektrik de dahil enerji kaynaklarının olmasını farz kılmıştır. Bu da bunların kullanımlarının Ümmete ait olduğu, elektriğin özelleştirilmesinin ve insanların bundan mahrum bırakılmasının haram olduğu anlamına gelmektedir.

Hizb-ut Tahrir, İslam ve İslam Devleti olmaksızın Müslümanların halinin hayal edilemeyecek derecede kötüye gideceği noktasında Pakistan Müslümanlarını uyarır. Bundan daha da önemlisi, İslam Devleti altında şeriat hükümlerinin tatbik edilmesi Müslümanların üzerine vaciptir ve Allahu [Subhânehu ve Teâlâ] bundan dolayı bizleri hesaba çekecektir. Dolayısıyla Hilafet Devleti'nin altında Allahu [Subhânehu ve Teâlâ]'nın hükümlerinin tatbik edilmesi yoluyla bu dinin yükselmesi amacıyla ciddi bir şekilde çalışmak için genç-yaşlı, kadın-erkek ve bunların çevresindeki Müslümanların birbirlerine sımsıkı sarılmalarının zamanı gelmiştir.