Uzun ABD ziyaretinin ardından 4 Aralık günü ülkeye dönen General Rahil Şerif, Karaçi'deki Savunma Fuarı'nda yaptığı konuşmada Amerikan Haçlı Seferinin bizim savaşımız olduğunu açıkladı. "Pakistan'ın mevcut düşmanı içimizde yaşıyor ve bizim gibi görünüyor" dedi. Bu açıklamayla Rahil-Navaz rejimi, Amerikan işgal güçlerine karşı Afganistan'da savaşan Müslüman aşiretleri düşman olarak ilan etti.

Hizb-ut Tahrir, Rahil-Navaz rejimine şunu soruyor: Zamanında Afganistan'da Sovyet işgal güçlerine karşı savaşmak cihat oluyor da, şimdi Afganistan'da ABD işgal güçlerine karşı savaşmak nasıl oluyor da terörizm olarak ilan edilebiliyor? Sovyet güçlerine karşı savaşanlar mücahit olarak kabul ediliyor da, şimdi nasıl oluyor da ABD işgal güçlerine karşı savaşanlar aşağılık teröristler olarak görülüyor? Sovyet güçlerine karşı savaşan Müslüman aşiretlere yardım etmek İslami bir görev oluyor da, şimdi nasıl bugün ABD güçlerine karşı savaşan Müslüman aşiretlere baskı yapmak İslam'a göre yasal oluyor? Bunlar, Müşerref-Aziz ve Keyâni-Zerdari rejimlerinin cevap veremediği sorulardır. Ve şimdi Rahil-Navaz rejiminin de bu sorulara yönelik ikna edici hiç bir cevapları yoktur. Pakistan'ın siyasi ve askeri liderlik içindeki hainleri, bugün insanlara ve Pakistan silahlı kuvvetlerine ABD'nin Haçlı Seferine neden katıldıklarına ve niçin bizim savaşımız olduğuna dair etik, entelektüel ya da şeri cevap veremediler. Hizb-ut Tahrir, bu savaşın asla bizim savaşımız olmadığını ve asla da olmayacağını açıkça belirtmektedir. Aksine o bir ABD Haçlı Seferidir ve ona katılmak haramdır. Katılanlar Kıyamet günü Allah'ın gazabına maruz kalacaklardır.

Ümmet içindeki uyanık insanlar, Pakistan silahlı kuvvetlerine ve insanlara karşı saldırılar planlamak için Amerikan istihbarat ajanlarına ve Raymond Davis Şebekesine nasıl izin verildiğini şimdi daha iyi anlıyorlar. Şimdi bu saldırıları bizzat yürüten düşmanlar, daha sonra bu saldırıların yürütülmesini denetleyecekler. Müslüman aşiretleri suçlayarak ABD Haçlı Seferinin yakıtı yapmak için Pakistan silahlı kuvvetlerini aşiret bölgelerine sürüklüyorlar. Pakistan ve Afganistan'a barış getirmek, ancak bu bölgeden Amerika'nın kovulması ile mümkündür. Pakistan silahlı kuvvetleri ve istihbarat kurumları, bunu yapabilecek güce sahiptirler. Daha önce güçlerini birleştirerek ve işbirliği yaparak Sovyetler Birliği'ni Afganistan'dan kovdukları gibi bugün Müslüman aşiretlerin yardımı ve işbirliği ile yeniden bunu yapılabilir. İşte Pakistan silahlı kuvvetlerinin bu kapasitesini yok etmek için onlar Müslüman aşiretlere karşı savaşa zorlanıyorlar ki güç birliği yapmasınlar ve böylece Amerika bölgede kalsın.

Hizb-ut Tahrir, siyasi ve askeri liderlik içindeki Amerikan ajanlarının ihaneti konusunda halkı ve Pakistan silahlı kuvvetlerini sürekli uyardı ve uyarmaya da devam edecektir. Silahlı kuvvetler içindeki samimi subaylar, siyasi ve askeri liderlik içindeki hainlerin kökünü kazımak, onların bu ihanetini sona erdirmek ve Hilafet Devletini kurmak için Hizb-ut Tahrir'e nusret vermelidir. Hilâfet, asil silahlı kuvvetlerin ve cesur Müslüman aşiretlerin gücünü kombine ederek kolayca bu bölgeden Amerika'yı kendi kıtasına kovacaktır.