Bugünkü senato seçimleri, bir kez daha demokrasinin güçlülerin ve kapitalistlerin kölesi olduğu gerçeğini ortaya koydu. Bu sisteme katılan her parti, adayların senatoda tek bir koltuk kapabilmek için milyonlarca rupi harcadıklarını doğruladı. O kadar ki değişim atına binen siyasal parti lideri, "İyi bir adam bana 150 milyon rupi teklif" dedi. Bu senato seçimleri demokrasinin pisliğini ortaya serdi. Öyle ki bu sistemin taraftarları bile bu sistem altında elli seçim yapılsa dahi Pakistan'a asla değişim gelmeyecek demek zorunda kaldılar.

Sadece Pakistan halkı değil, Batıda sıradan insanlar bile şimdi, demokratik sistemin sadece insanların adını kullandığını, elitlerin çıkarlarını koruduğunu ve onun peşinden gittiğini biliyorlar. Bu nedenle son zamanlarda "Biz %99'zuz" ve "Wall Street'i işgal et" gibi hareketlerin Batıda ortaya çıktığını görüyoruz. Senatoda bir koltuk kapmak için yüz milyonlarca rupi harcamak, şu gerçeği ortaya çıkarır ki o kadar çok büyük miktarda para harcamak, zaferlerini güvence altına almak ve senatoda elde ettikleri servetlerine servet katmak içindir. Demokraside paranın gücü Amerika'da görülebilir. Kongre ve Senato için yarışan adayların 2014 yılında seçim kampanyaları için 5 milyar dolar harcadıklarını görebiliriz. Aynı fenomene son zamanlarda "erişim için nakit" skandalının ortaya çıkması ile İngiltere'de de tanık olundu. İşçi partisi politikacısı ve eski Dışişleri ve İçişleri Bakanı Jack Straw, gazetecilere off the record olarak verdiği demeçte "Kendisine 60 bin sterlin ödeyen bir ticari şirket adına Avrupa Birliği kurallarını değiştirmek için nüfuzunu kullandığını" söyledi. Aynı skandalda Muhafazakâr Parti lideri ve Meclis üyesi Sir Melcom Rifkind da yine off the record gazetecilere verdiği demeçte "Ben kendi adıma çalışıyorum, bu yüzden kimse bana maaş ödemiyor" dedi.

Demokrasi köhnemiş bir sistemdir ve ne kadar kokusu çıkarsa çıksın, onun pis kokusu asla gitmez. Bu nedenle ister anayasada 22 değişiklik yapılsın isterse yüzlerce benzer değişiklikler yapılsın, bu sistem her zaman seçkinlerin çıkarlarını koruyacaktır. Neredeyse sözde Batıdaki halk demokrasisinin üzerinden iki yüz yıl geçti, ama hâlâ güçlü elitler, gerçek yöneticilerdir. Demokrasi, daha da güçlerini artırmak için onlara her türlü fırsatı sunuyor. O halde nasıl demokrasi, Pakistan ya da İslam dünyasında gerçek bir değişim getirebilir? Pakistanlı Müslümanlar, demokrasiyi reddedip Hilafetin kurulması için çalışmalıdır. Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ tarafından indirilen bir sistemdir ve sadece kendi çıkarlarını güvence altına almak için yasalar yapan elitlerin yasama hakkını ortadan kaldırır.

إِنِ ٱلْحُكْمُ إِلاَّ لِلَّهِ

"Hüküm, yalnızca Allah'a aittir" ^{[Yusuf 67]}