Pakistan güvenlik birimleri, rahmetli ve değerli Dr. Israr Ahmed tarafından kurulan “Tanzim-e-İslami”örgütü liderlerinden Pakistan’da “Hilafeti”kurmak sloganını değiştirmelerini istediler. Örgütün liderleri, “Tanzim-e-İslami’nin hedefi, Pakistan’da Hilafeti kurmak”olarak betimliyorlardı.

7 Ocak 2016 tarihinde Nation gazetesine konuşan bir istihbarat yetkilisi, yasaklı bir örgütün İslamcı örgüt “Tanzim-e-İslami’nin”Pakistan’da Hilafeti kurma çağrısını desteklediğine dair korkularının olduğunu belirtti. Söz konusu tartışmalı slogan dışında ilgili örgüte herhangi bir yeraltı örgütünün etki ettiğine dair herhangi bir ize rastlanmadığını söyleyen yetkili, “Biz, Tanzim-e-İslami liderliğine sloganı değiştirme konusunda talimat verdik. Çünkü bu slogan, güvenlik birimleri yanı sıra insanlar arasında da şüphe yaratıyor. ” diye ekledi.

Bu sefil yöneticiler, daha ne kadar aşırı gidecekler? Bugün onlar, “Ulusal Eylem Planı”kapsamında Hilafete sansür uyguluyorlar. Peki, Hilafet hakkında varit olan pek çok hadis ne olacak? Raşidi Halifelerin şanlı tarihi ne olacak? Gerçekten de Amerikalılar, rejimi serap peşinde koşturuyorlar. Hatta bu, günün konusu haline bile gelmiştir. Hizb-ut Tahrir, sefalette dibe vuran ve iflas etmiş rejime diyor ki, “Ne söyleyeceksen yüksek sesle konuş ve açıktan söyle. İdeolojik savaş çizgisini açıkça çiz ki insanlar şeytanlığını alenen görsünler.” Ancak bunu yapamaz. Çünkü rejim biliyor ki, eğer insanlara İslam’ı mı, yoksa laikliği mi, ya da dine mi, yoksa Amerika’ya mı itaat arasında seçme şansı verilse, her zaman Allah ve Rasûlü’nü seçeceklerdir. Bu bilgi dahi mevcut yöneticilerin savaşı kaybettiklerini fark etmek için yeterlidir. Ya da en azından bunun kefareti olarak ümmetin Hilafet talebini destekleyerek ümmetin önünü açabilirler. Keşke bunu anlayabilecek akılları olsaydı!

Hilafet, tartışmalı bir sözcük değildir. Tartışmadan bile çok çok uzaktır. Hilafet, dinin en önemli farzlarından biridir. Müslümanlar Hilafet sistemiyle yüz yıllar boyunca zafer ve izzet elde ettiler. Hizb-ut Tahrir, açıkça ve belirsizliğe yer bırakmayacak şekilde İslam’ın yönetim sisteminin Hilafet olduğunu belirtmektedir. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, hadislerde Hilafetin İslam’ın bir yönetim sistemi olduğunu belirtti ve Müslümanlara o sistemi takip etmelerini emretti. İşte şu hadis buna örnektir:

كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الْأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لَا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ تَكْثُرُ قَالُوا: فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ: فُوا بِبَيْعَةِ الْأَوَّلِ فَالْأَوَّلِ وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ“İsrail oğullarını Peygamberler siyaset ediyorlardı. Bir nebi öldüğünde onu bir başka nebi takip ediyordu. Benden sonra Peygamber gelmeyecek, Halifeler olacak. Hem de çok olacaklar. Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin? Dedi ki: “İlk biat edilene vefakâr olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.” ^[Müslim]

Hizb-ut Tahrir, bütün Müslümanları rejime ve onun pis “Ulusal Eylem Planı’na”açıkça ve alenen meydan okumaya davet ediyor. Ayrıca âlimleri, İslami kuruluşları ve tüm siyasi partileri de tek ses olmaya, İslam’ı ve onun yönetim sistemi Hilafeti insanlar önünde açıkça ilan etmeye çağırıyor. Zaman, Müslümanların zamanıdır. Müslümanlara karşı artış gösteren zulüm, zaferin yakın olduğunun bir işaretidir. Yöneticilere gelince, bütün kredilerini tükettiler. Tek çareleri, haydutluktur. Haydutluk da onların çirkin yüzünü daha da ifşa eder. Umarız silahlı kuvvetler içindeki samimi subaylar, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verirler de Allah Subhânehu ve Teâlâ bizi en kısa zamanda bu sefil hükümdarlardan kurtarır.