30 Ocak 2016 Cumartesi günü, hemen hemen tüm Pakistan gazeteleri, Pencap hükümetinin, üniversite kampüslerinde İslami vaazları yasakladığı ve bu kuralın Tebliğ Cemaati için de geçerli olacağı ile ilgili bir haber aktardılar. Dahası, üniversite kampüsleri çevresindeki camilerde verilen hutbelerin içeriği de önceden kontrol edilecek. Peşaver Askeri Akademi’de gerçekleşen trajik saldırının ardından Hizb-ut Tahrir, 1 Ocak 2015 tarihinde yayınladığı bir bildiri yoluyla Rahil-Navaz rejiminin Ulusal Eylem Planı’nı ifşa etmişti. “Ulusal Eylem Planı, Pakistan’da Amerikan Rajı Güçlendirmek İçindir” başlığı altında yayımlanan bildiride Hizb-ut Tahrir, Pakistanlı Müslümanları şöyle uyarıyordu: “Müslümanların, yöneticileri muhasebe etme haklarına karşı ihanete gelince, “terör sempatizanlarını” durdurma sloganı altında onları susturacak önlemler içeriyor. Diğer bir deyişle Amerikan Raj’ına karşı sesini yükselten ya da İslam’ın uygulanması için insanlara çağrıda bulunan veya işgalci düşman kâfir kuvvetlerine karşı cihadı öven herhangi bir Müslüman, şimdi daha ağır cezalarla cezalandırılacak ve medyaya erişimi engellenecektir.”Yine Hizb-ut Tahrir, 23 Nisan 2015’de “Amerika’nın Pakistan’da İslam’ı Bastırma Kampanyası”başlığı altında bir bildiri daha yayımlayarak Pakistanlı Müslümanları gelişen olaylardan haberdar ediyordu. Şöyle diyordu: “Ayrıca medya, sosyal medya ve siyasi ortamda İslami fikirlere karşı saldırı başlatan Amerikan ajanları, o fikirleri “nefret söylemi”, “radikalizm” ve “İslamcılık” ile itham ettiler. Binlerce samimi âlimi, Amerika’nın Afganistan işgaline karşı cihat çağrısı yapanları ve Pakistan’da Hilafetin kurulmasına çağıran politikacıları kaçırdılar.” Hizb-ut Tahrir, 8 Ocak 2016 tarihinde “Obama İslam’ın Ortadan Kaldırılmasını Emrediyor, Pakistan Yöneticileri de İşittik ve İtaat Ettik Diyorlar”başlığı altında yeni bir bildiri daha yayımladı. Bildiride, Rahil-Navaz rejiminin İslam’a ve Müslümanlara karşı işlediği ihaneti deşifre ederek şöyle diyordu: “Ey Pakistanlı Müslümanlar! “Ulusal Eylem Planı” kisvesi altında yöneticilerimiz, İslam’ı bir yaşam biçimi olarak ortadan kaldırmak için Batının Haçlı seferlerine katıldılar. Hâlbuki Allah Subhânehu ve Teâlâ bundan şöyle sakındırıyor:

وَلَن تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنْ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلا نَصِيرٍ “Sen onların dinine uymadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar senden asla razı olmazlar.” De ki: “Doğru yol Allah’ın yoludur.” Sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyarsan Allah’a karşı seni savunacak ne bir dost ne de bir destekleyici bulamazsın.”^{[Bakara 120]}”

Rahil-Navaz rejimi, Ulusal Eylem Planı’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte binlerce samimi Müslümanı tutuklayıp demir parmaklıklar arkasına attı. Şimdi de her türlü araçları kullanarak İslam davetini ve onun hükümlerini susturmak için baskı uyguluyor. Hizb-ut Tahrir, Müslümanları, İslami parti ve örgütleri yöneticiler ve onların haydutları tarafından uygulanan baskılara meydan okumaya çağırıyor. Tüm Müslümanlar, dimdik ayakta durmalı ve zorbalara meydan okumalıdır. Bizler, bu tür sıkıntıların Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir sınavı olduğunu unutmamalıyız. Başarısız olur ve baskılara boyun eğersek, Allah Subhânehu ve Teâlâ elbette nurunu tamamlayacaktır. O zaman biz, hem bu dünyada hem de ahirette hüsrana uğramış oluruz. Biz, tiranlar ve onların trollerine karşı Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem gibi meydan okumalıyız. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem amcası Ebu Talib aracılığıyla kendisini sunulan İslam davetinden vazgeçme talebini şöyle diyerek reddetmiştir:

والله لو وضعوا الشمس في يميني والقمر في يساري على أن أترك هذا الأمر، ما تركته حتى يظهره الله أو أهلك دونه “Ey amca! Allah’a yemin ederim ki güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler yine de bu davadan vazgeçmem, Ya Allah bu dini hâkim kılar ya da ben bu yolda yok olur giderim.”

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Rahil ve Navaz önderliğinde siyasi ve askeri liderlik içindeki hainlerin, İslam’ı bastırmak için Amerikan talimatına göre hareket ettiklerinde daha herhangi bir şüphe var mı? Eğer onlara şimdi engel olmazsanız, Allah’a ve Rasûlü iman etmiş olsanız bile hainler karşısında eyleme geçmediğiniz için kıyamet günü şiddetli bir hesaba çekileceğinizi sakın unutmayın. O gün pişmanlık fayda etmez. Bahaneler de sizi kurtarmaz. Bu nedenle haydi bir adım öne çıkın ve Allah’a, Rasûlü’ne ve Müslümanlara ihanet edenlere engel olun. Ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Bu dünyada ve ahirette zafer elde etmek için bir adım öne çıkın ve hain liderlerin sizi mahvetmesine izin vermeyin.

وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَ “Ve onlar (Cehennem işgalcilere) diyecekler: Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.” ^{[Ahzab 67]}