كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

“Her nefis ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak size iyilik ve kötülük veririz. Sonunda Bize dönersiniz.” ^{[Enbiya 35]}

Pakistan’da Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışan ümmetin en hayırlı evlatlarının erdemli annesi Dr. Makbule Şahin Rehman Cigranvi, 18 Eylül Pazar günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Allah Subhânehu ve Teâlâ ona merhamet eylesin ve onu cennetine koysun. Onu oğullarıyla birlikte Peygamberler, şehitler, Sıddıklar ve Salihlerle haşreylesin. Bunlar ne güzel dostturlar.

Dr. Makbule, bir tıp doktoruydu ve Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti Merkezi Temas Komitesi Başkanı Saad Cigranvi’nin annesiydi. Hayırlı bir anne ve adam gibi adam yetiştiren bir mürebbiyeydi. Dava taşıyan oğullarının sarsılmaz ve güçlü bir destekçisiydi. Özellikle de oğulları zorba Pakistan rejimi tarafından zulüm ve işkenceye maruz kaldığında. Sırf İslam Risalet’ini taşıdığı için bir yıldan fazladır oğulları cezaevinde yatarken böyle erdemli bir annenin vefatı gerçekten üzüntü vericidir. Bu, zorba Pakistan rejiminin yükünü kesinlikle ikiye katlıyor. Dolayısıyla kıyamet günü Ummu Sad’ın acısı, Pakistan yöneticilerinin, yargıçların ve asil oğullarını hapse atan güvenlik güçlerinin yakasına yapışacaktır.

Eğer gerçekten bu zorbaların kalbinde zerre kadar Allah korkusu varsa, o zaman merhumenin oğullarını ve onların hakka davet eden, Allah’ın Şeriatının uygulanmasına, onur ve zafer devletinin ikamesine, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasına çağıran dava kardeşlerini derhal serbest bırakırlar. Burada biz Pakistan yöneticileri ve onların haydutlarına meydan okuyor ve haydi bizi yanıltın diyoruz. 

Dr. Makbule’nin oğulları ve kardeşlerimize, tüm Cigranvi ailesine başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ ona afv mağfiret eylesin. Ve müjdeler olsun ki geride asil ve Salih evlatlar bıraktı. Biz kimseyi tezkiye edecek değiliz. İnşaAllah onlar, onun için sadakayı cariye olurlar. Ebu Hurayra’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِذَا مَاتَ الْإِنْسَانُ انْقَطَعَ عَمَلُهُ إِلَّا مِنْ ثَلَاثٍ صَدَقَةٌ جَارِيَةٌ وَعِلْمٌ يُنْتَفَعُ بِهِ وَوَلَدٌ صَالِحٌ يَدْعُو لَهُ “İnsan ölünce üç şey dışında kendisinden ameli kesilir. Bunlar, sadakayı cariye, kendisinden istifade edilen ilim ve kendisine dua edilen Salih bir evlattır.” ^[Tirmizi]

الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُمْ مُصِيبَةٌ قَالُوا إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ أُولَئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ“Gerçekten biz Allah’a aitiz ve gerçekten de ona döneceğiz.” İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.” ^{[Bakara 156-157]}