21 Eylül 2016 günü Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Birleşmiş Milletler genel kurulunda yaptığı konuşmada Keşmir anlaşmazlığının çözümü için BM, dünya devleri ve sözde uluslararası topluma diz çöküp yalvardı. Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, Keşmir’in baskıcı Hindu devleti işgalinden kurtuluşu için kâfirlere bel bağlayan Rahil-Navaz rejiminin politikasını şiddetle kınar. Kâfirlere bel bağlamak yerine Müslüman Pakistan ve silahlı kuvvetleri seferber edilmelidir.

Birleşmiş Milletler, mevcut dünya devleri ve sözde uluslararası toplumun karakterini bilen uyanık ve aklı başında biri, Keşmir’in kurtuluşu için nasıl onlardan yardım dilenebilir?

Keşmir’den Filistin’e, Afganistan’dan Suriye’ye, Myanmar’dan Orta Afrika Cumhuriyeti’ne kadar yüz binlerce Müslümanın katledilmesini sessiz ve sabırla izleyen aynı Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum değil mi?

Doğu Timor’u, Endonezya’dan, Güney Sudan’ı Sudan’dan koparmak için canhıraş çalışan ve bunu savunan aynı Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum değil mi?

Yetmiş yıldır Hindu devleti ve Yahudi varlığının Filistin ve Keşmir’de katliam ve acımasızca baskılarına yeşil ışık yakan, cürümlerinden ötürü kınanmamak için mazeretlerini kabul eden aynı Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum değil mi?

Sıradan bir Müslüman, Birleşmiş Milletler, şu anki dünya güçleri ve uluslararası toplum gerçeğini ve bunların Müslümanların sorunlarını asla adil bir şekilde çözemeyeceklerini, zalimlerin zulmünü sona erdirmek için baskı yapmayacaklarını biliyorsa, o zaman Müslümanların mevcut yöneticileri bu gerçeğin nasıl farkında olmayabilirler?

Karakterlerini bildiği halde eğer bir kimse, Birleşmiş Milletler, dünya devleri ve uluslararası toplumdan Keşmir’i Hindu işgalinden kurtarmak için yardım dileniyorsa, o zaman o ya ahmak ve korkaktır ya da haindir. Samimi bir yönetici, politikacı, devlet adamı ve lider, asla ümmeti yanlış rotaya sevk etmez. Dolayısıyla kim, Keşmir’in kurtuluşu için Birleşmiş Milletler, şu anki dünya devleri ve uluslararası topluma yalvarırsa, Pakistan Müslümanları ve Keşmir’e karşı samimi değil demektir. Ayrıca Navaz Şerif, işgalini pekiştirmek ve işgal altındaki Keşmir Müslümanlarına karşı zulmünü devam ettirmek için Hindu devletine bol bol fırsat vermektedir.

Keşmir Müslümanları, geleceklerinin Pakistan’a bağlı olduğunu bir kez daha açıkça dile getirdiler. Çünkü her gösteride Pakistan bayrağı sallıyorlar. Şehitlerini Pakistan bayrağına sarıyorlar. Ve Pakistan’ın bağımsızlık sloganına benzer slogan atıyorlar. Ki o da La İlahe İllallah bağımsızlık marşıdır. O halde Pakistan silahlı kuvvetlerinin, işgal altındaki Keşmir ve Müslümanları Hindu devletinden kurtarmak için harekete geçme zamanı gelmedi mi? Zira bu asil Müslümanlar, Pakistan’ın bir parçası haline gelmek istediklerini tüm dünyaya açıkça ilan etmişlerdir. Ancak şimdiki hain liderlik, Keşmir cihadı için Pakistan silahlı kuvvetlerine zinhar emir vermeyecektir. Bu sadece Raşit bir Halife ile mümkündür. Halife, bütün Müslüman ülkeleri ve orduları tek bir devlette, Nübüvvet metodu üzere Hilafette Rasûlullah sancağı altında toplayacak ve Keşmir’in kurtuluşu için cihat ilan edecektir.

لَأَنتُمْ أَشَدُّ رَهْبَةً فِى صُدُورِهِمْ مِّنَ ٱللَّهِ ذٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَفْقَهُونَ  “Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah’a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.”^{[Haşr 13]}