2017-18 bütçe açıklaması öncesinde Bajwa-Navaz rejiminin Maliye Bakanı, hizmet sektöründe %2 büyüme olduğunu söyledi. Buna karşılık yurtiçi hasılada (GSYİH) belli paya sahip sanayi ve tarım sektöründe de daralma var. Böylece hizmet sektöründe yüzde 59,6 artış olurken, tarımda yüzde 19,5 ve sanayide de yüzde 20,9 daralma olmuştur. Pakistan, büyük tarım arazileri, nehirler, kanallar, madenler ve insan kaynakları bol bir ülkedir. Bu, Allah’ın bir lütfudur. İslami ekonomik sistem ve samimi bir liderlik, güçlü tarım ve endüstrisi ile Pakistan’ı dünyanın önde gelen ekonomisi haline getirebilir. Ancak kapitalist sistem ve yozlaşmış liderlik, Pakistan’ın güçlü ekonomik dev haline gelmesine olanak vermediler. Aksine sömürgeci güçlerin çıkarlarını korumak için gece gündüz Pakistan ekonomisini yozlaştırdılar. Hizmet sektörünün payı artarken tarım ve sanayi payının azalması düşündürücüdür. 1960 yılında tarım yüzde 43,6 ve sanayi de yüzde 25,2 paya sahipti. Bugün ise tarım yüzde 19,5, sanayi ise yüzde 20,9’a geriledi. En sade ifadeyle Pakistan, yabancı ürünlere bağımlı bir ekonomi haline gelmiştir. Kendi kendine yeterlilik düzeyinde üretim yapamıyor.

Tarım ve sanayi sektörü zayıf olan herhangi bir ülke, her zaman başkalarına bağımlı olacaktır. Ekonominin GSYİH açısından ne kadar büyüdüğünün hiçbir önemi yok. Tarım ve sanayi sektöründe göreli düşüş, hizmet sektöründe göreceli artış, işadamlarının üretim ve sanayiye yatırım yapmadıklarını ortaya koymaktadır. Pakistan iş dünyası, hükümet politikalarından hoşnutsuzluğunu ifade ediyor. İşadamları, hükümet politikalarının imalat sanayinde yerel yatırımın cesaretini kırdığından hayıflanıyor. Dolayısıyla yerel yatırımcılar, ağır vergi ve enerji kesintisi nedeniyle felç olan sanayi ve tarım sektörüne yatırım yapmak yerine perakende ve hizmet sektörüne yöneliyorlar. Örneğin çelik sektöründe elektrik tüketime kW başına 9 rupi yerine 10,5 rupi vergi alınmaktadır. Çelik endüstrisi, sanayi sektörünün omurgasını oluşturuyor. Ancak hükümet, önce Pakistan çelik fabrikalarını felç etti, şimdi de üretimdeki enerji maliyetlerini yükselterek küçük çelik fabrikalarını kapanmaya zorluyor. Bu nedenle eğer hükümet politikaları, hizmet sektörü pahasına tarım ve sanayi üretimini zayıflatıyorsa, GSYİH ile övünmenin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.

Zaman, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti tarafından uygulanan İslami ekonomik sistem zamanıdır. Samimi liderlik olan Hizb-ut Tahrir, İslam dünyası çapında bunun için çalışıyor. İslami ekonomik sistem, vatandaşları, çiftçileri ve sanayicileri kullanılabilir kaynaklardan yararlanmaya teşvik eder. Hizb-ut Tahrir’e ait Anayasa Mukaddimesi’nin 159 ve 160.cı maddelerinde şöyle geçmektedir: “Arazinin üretimini en üst seviyeye ulaştırmak üzere, arazinin işletilmesini gerçekleştirecek ziraat siyaseti gereğince devlet, ziraat işlerini ve ziraat mahsullerini denetler.” ve “Devlet, bütün sanayi işlerini denetler ve kamu mülkiyeti kapsamına giren sanayiyi direkt işletir.”

Sivil veya askeri yöneticiler tarafından olsun hazırlanan son yetmiş kapitalist bütçe, Pakistan ekonomisini sürekli yok etmiştir. Ülke zenginliklerini yöneticilere, yakınlarına ve sömürgeci efendilerine peşkeş çekmiştir. Ve hazırlanan her yeni kapitalist bütçe de böyle olacaktır. Kişi başına düşen GSYİH ve döviz rezervlerinin artmasının hiçbir önemi yoktur. Her kapitalist bütçe, sömürgeci güçlerin talimatları doğrultusunda hazırlanıyor. Bu güçlerin tek amacı, Pakistan ekonomisi zayıflatıp sömürgeci ülkelerin çıkarlarını korumaktır ki kendi ekonomilerini iyileşsin. Sömürgeci denetim için net bir örnek, bütçe hazırlıkları öncesinde sömürgeci kurum olan IMF ile yapılan yıllık toplantıdır. Ayrıca kapitalist sistem, küfür sistemidir. Kuran ve Sünnet ile hiçbir bağlantısı yoktur. Uygulanması Allah’ı öfkelendirir. Sadece İslami ekonomik sistem, Pakistan ekonomisini güçlendirecektir. İslam yönetim sistemi Hilafet, yüzyıllar boyunca bu ekonomik sistemi uygulamıştır. Bu yüzden Müslümanlar, kapitalist demokrasiden tamamen umudu kesmeli ve her kanunu Kuran ve Sünnete dayalı Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmalıdır.

وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِى فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً 

“Her kim de benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır.” ^{[Taha 124]}