28 Mayıs 2017’de Hint devleti yetkilileri, şehit edilen mücahit komutan Sabzar Ahmed Bhat ve on altı yaşındaki Mücahit adına düzenlenen İslami protestoları bastırmak için kutsal Ramazan ayı boyunca işgal altındaki Keşmir’de sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ancak İslami duygulardan esinlenerek güçlü sloganlar atan binlerce cesur Müslüman, bu kahramanların cenazesine katılmak için güvenlik güçlerine meydan okudular. Ayrıca işgal altındaki Keşmir Müslümanları, 8 Temmuz 2016 yılında şehit edilen 22 yaşındaki mücahit Burhan Wani’den bu yana huzursuzdurlar. Baskıcı Hint işgal kuvvetleri, Keşmir Müslümanlarını yaraladılar, sakatladılar, kör ettiler, birçoğu da şehit oldu.

Ey Pakistan Müslümanları! Yetmiş yıldır Hint işgal güçleri, Keşmir’deki Müslüman kardeş ve bacılarımıza zulüm yapmaktadır. Yetmiş bin Müslüman şehit olmuş ve çok daha fazlası şehit olmak için hazır beklemektedir. Buna rağmen sözde barış ve adaleti sağlamak adına Bajwa-Navaz rejimi, Hint devletine “diyalog” ve “normalleşme” çağrıları yapmaktadır. Bilin ki Hintliler, Müslümanlar için barış getiremezler. Çünkü onlar, müşriktir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, bu Mübarek Ramazan ayında indirdiği Kitabında müşrikler hakkında şöyle buyurmaktadır:

تَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا“İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün.”^{[Maide 82]} Bilin ki Hintliler, ne kendi kast sisteminde yaşayanlar için ne de Hint Yarımadasındaki diğer din mensupları için adalet tesis edemez. Unutmayın İslam, Hint Yarımadasına egemen olduğu dönemlerde, Müslümanlar, Hintlilere karşı güvende idiler. Din, statü ve etnik orijine bakmaksızın tüm yarımada sakinleri için yüzyıllar boyunca adalet dağıtmıştır.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri içindeki subaylar! İşgal altındaki Keşmir Müslümanları ve onların yaşadıkları zulümleri işittiğimizde, gözlerimizden yaşlar akıyor, kalplerimizi hüzün ve öfke kaplıyor. M. Ağustos 1099, H. Ramazan 492 yılında Şam kadısı Ebu Saad El Haravi’nin tarihi konuşmasını hatırlayın. El Haravi, Haçlıların binlerce Müslümanı katletmesi ve kutsal yerlerini yıkması üzerine ağlayan Müslümanları paylayarak, “Kılıçlar savaş ateşini canlandırdığında, insanın en kötü silahı gözyaşı dökmektir.”der. Hatırlayın siz, 27 Ramazan 1366 / 14 Ağustos 1947 yılında bütün Müslümanlar için platform olsun diye İslam adına kurulmuş Pakistan silahlı kuvvetlerine komuta etmektesiniz. Unutmayın siz, güç ve kuvvet ehlisiniz. Pakistan, Bangladeş, işgal altındaki Keşmir, Afganistan hatta Hindistan Müslümanlarını bile tek bir bayrak altında toplayabilirsiniz. Bu, yarım milyardan fazla Müslüman demektir. Hint baskısını sona erdirmek için güçlü bir kuvvettir. Unutmayın, bu ay, mübarek Ramazan ayıdır, zafer ayıdır, Bedir gazvesi ve Mekke’nin fethi ayıdır, yüzyıllarca İslam yönetimini bölgede yerleştiren selefiniz Muhammed b. Kasım’ın Hint müşriklerine karşı zafer elde ettiği aydır.

Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, sizi görevinizi eda etmeye çağırıyor. Şehit naaşlarını Pakistan bayrağına saran işgal altındaki Keşmir Müslümanlarının çığlıklarına icabet etmek farzdır. İman, kan, ateş ve silah ile yanıt vermek boynunuzun borcudur. Bilin ki iki güzel akıbet sizi bekliyor, ya zafer ya da şehadet. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak için ünlü devlet adamı ve derin fakih Şeyh Ata b. Halil Ebu Raşta önderliğinde Hizb-ut Tahrir’e nusret vererek gelin ilk önce Bajwa-Navaz rejiminin zincirlerini kırın. Biz, Allah Subhânehu ve Teâlâ nusretini verip bizi size şahit kılana dek size yükümlülüğünüzü hatırlatmak ve çağrı yapmaktan usanmayacağız. Dolayısıyla yanıt verecek misiniz? Haydi, bu mübarek ayda bir adım öne çıkın ve müminlerin yaralı kalplerine derman olun. Küfür ve kâfirlere karşı zafer ayı olan eski Ramazanları yeniden ihya edin.

إِن يَنصُرْكُمُ اللَّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِى يَنصُرُكُم مِّنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ“Eğer Allah size yardım ederse, o zaman sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir. Öyleyse müminler, Allah’a tevekkül etsinler.” ^{[Ali İmran 60]}