حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: PKu2013BAu20132010u2013RSu2013TRu20130032 |
H. 30 Ramazan 1431 M. Perşembe, 09 Eylül 2010 |
-Basın Açıklaması- Kur'an'ı Yakmaya Yönelik Haçlı Çabaları Ey Pakistan Ordusu! Artık Kafirlerin Çiğnemediği Müslümanların Bir Mukaddesatı mı Kaldı?
Amerika'da bir serseri, "Kur'an yakma günü" ilan etti. Şayet Hilafetin Yıkılış Yıldönümünü Anmak amacıyla bir konferans düzenlemek üzere Hizb-ut Tahrir'in rezervasyon yaptırdığı Chicago'daki bir otele baskı yapan ve oteli rezervasyonu iptal etmeye zorlayan bizzat Amerikan hükümetinin koruması ve desteği olmamış olsaydı bu serseri bu cürümü işlemeye cesaret edebilir miydi? O halde hani nerede "ifade özgürlüğü?"
Batı, Müslümanların hurumatlarına yönelik saldırılarını sürdürerek Müslümanları, kendilerine ve dinlerine yapılan saldırılardan zevk almaya sevk etmektedir ki böylece ümmetlerine günahkarca yapılan saldırılar görüntülerine alışmış olsunlar. Zira Batı, Müslümanların izzet ve şeref duygularını öldürmeye çalışmaktadır ki mukaddesatlarına yapılan saldırılara şahit oldukları halde damarlarındaki kanları kaynamasın. Bunun yanı sıra Batı, Müslümanların "ifade özgürlüğü" gibi küfür mefhumlarını taşımalarını, kendi mukaddesatlarından daha çok kutsamalarını ve küfür mefhumlarını koruma adına her şeyden vazgeçmelerini sağlamaya çalışmaktadır.
Hayır! Binlerce kez hayır! Kafir gayesini gerçekleştirmeyi asla başaramayacaktır. Müslümanların yöneticileri ölü veya ölü gibi olsalar da ümmet hala canlıdır. Zira Müslümanların mukaddesatlarını koruma uğrunda canlarını kurban etmeye hazır olan "Emir Şeymî" gibi milyonlarca Müslüman vardır. Bu serseri, Müslüman yöneticilerin bu cürüme karşı gerekli cevabı vereceklerini bilmiş olsaydı bu cürümü işlemeye yeltenmezdi. Çünkü onlar, Batının basit birer ajanı oldukları gibi Müslümanların servetlerine ve ordularına tahakküm etmektedirler. Emperyalist Batı, bir buçuk milyar ümmete tahakküm etmek için onları elli küsur parçaya bölmüş ve onların başına da bu ümmete gardiyanlık yapsınlar diye Zerdari, Karzai, Abdullah ve Beşar gibi ajan yöneticileri dikmiştir. İşte bu gardiyanlar, Müslümanları katletmeleri ve ümmetin emperyalist güçlerin karşısında durmasını engellemeleri için Müslümanların polisini ve ordularını kullanmaktadırlar. Bunun en büyük kanıtı ise İslami ümmet içerisindeki en büyük ordu olan Pakistan ordusunun, Kur'an ile eğlenmeleri ve İslam'ın nebisini alaya almalarından dolayı onlardan intikam almak yerine Amerikalıları korumak için Müslüman kardeşlerini öldürmek üzere kullanılmasıdır. Tüm bunlar ise otoritenin Müslümanların elinde olmamasından dolayı meydana gelmektedir. Müslümanları siyasi olarak kurtaracak siyasi değişim olmadığı müddetçe de bu durumun değişmesi mümkün değildir. Bu siyasi değişim ise Nübüvvet Minhacı üzere Müslümanların hurumatları ile mukaddesatlarına saldıranları cezalandıracak olan Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmakla olur.
Ey Pakistan ordusu! Artık kafirlerin çiğnemediği Müslümanların bir mukaddesatı mı kaldı? İslam'ı ve Müslümanları korumak yerine ne zamana kadar kafirlerin çıkarları için Müslümanların kanlarını akıtmayı sürdüreceksiniz? Kalkınız ve Hilafeti kurması için Hizb-ut Tahrir'e nusret veriniz. Sizlere, Müslümanların akidesini korumanın ancak İslami Hilafetin gölgesinde Allah yolunda cihat etmekle olacağını hatırlatırız. Bunun dışındaki her türlü yol çöldeki seraptan başka bir şey değildir.
Nâvid Butt
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmi Sözcüsü
Pakistan Vilâyeti
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813 https://bit.ly/3hNz70q |
Fax: +(92) 21–520–6479 E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk |