حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: PK–BA–2017–MB–TR–69 |
H. 22 Safer 1439 M. Cumartesi, 11 Kasım 2017 |
Demokrasilerde Halkın Egemenliği Diye Bir Şey Yok Karaçi’deki Siyasi Demokratik Kaos, Halkın Geleceğinin Yönetici Elit Tarafından Belirlendiğinin En Açık Kanıtıdır
Tüm dünyada bilinen bir gerçek şu ki demokratik seçimler, halkın arzularına göre kendi temsilcilerini seçme fırsatı vermez. Aksine yönetici elit, seçimler öncesi manipülasyon yoluyla halkın tercihini belirler. Son birkaç gündür Karaçi’de yaşanan siyasi karmaşa, bu gerçeğin en bariz örneğidir. 24 saat öncesine kadar neredeyse hayal olan iki fraksiyon arasındaki MQM koalisyonunun kurulduğu açıklandı. Her iki partinin lideri, siyasi olarak partilerini feshettiklerini açıkladılar. Bu koalisyonun arkasında yönetici elitin olduğu apaçık ortada. Dawn gazetesine göre “İki merkez partinin liderleri, gece geç saatlerde Savunma Bakanlığı yetkilisinin evinde yetkililerce toplantıya çağrıldı... Aralarında çatışmaya müsaade edilmeyeceği söylendi... “
Aslında bu manipülasyon, Pakistan’da ilk kez olmuyor. Hatırlayın, 2007 yılında eski Başbakan Benazir Bhutto, yeniden iktidara gelmek için dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Müşerref ile bir anlaşma yapmıştı. Daha sonraları eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice “Yüksek Onur” adlı kitabında anlaşmanın detaylarını açıkladı. 1990’lar döneminin seçimleri de yönetici elitin, seçimler öncesi insanların tercihlerini belirlediğinin en bariz kanıtıdır.
Demokrasilerde milletvekili olacak kişiler, ülkenin politika ve yasalarının legal belirleyicileri olduğu için insanların seçimi yönetici elit tarafından belirlenir. Bu nedenle her seçim öncesi arzu ve kaprislerine göre yasa ve politikaları yapacak yönetici eliti belirlemek için siyasi partiler arasında kıyasıya rekabet yaşanır. Oysa İslami siyasal sistem olan Hilafet Devletinde durum böyle değildir. İnsanlar, kendi iradeleri ile Halife ve Ümmet Meclisini seçerler. Her iki kurumun yasama hakkı yoktur. Aksine Halife, Kuran ve Sünnetten türetilen politika ve yasaları uygulamakla mükelleftir. Ümmet Meclisi de bu uygulamanın İslam’a göre olup olmadığını denetler. Bu yüzden Halife, İslam’ı özgürce uygular ve insanların işlerini güder. Bu nedenle İslam tarihinde Emeviler döneminde Ömer Bin Abdülaziz, Abbasiler döneminde Harun Er Reşit, Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman gibi ünlü Halifelerin otorite ve iktidarlarını İslam’ın ve Müslümanların gücüne güç katmak için kullandıklarını görüyoruz. Gerçekten de Hilafet, insanların haklarını güvence altına alan tek sistemdir. Çünkü bu sistemde insanlar, haklarını almak için siyasi partilere ve onların seçimlerde elde edeceği zafere bağımlı değildir. Aksine insanların haklarını Allah’ın Şeriatı belirler, Halife ise onları gözetlemekle sorumludur.
Demokrasi, kapitalist ve güçlü yönetici elitin sistemidir. En iyi halde bile demokrasilerde devlet kaynaklarının küçük bir yüzdesi yozlaşmış elite isyan etmemek için insanlar yararına harcanır. Demokraside geleceğimize biz karar veririz aldatma ve illüzyonundan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Demokrasilerde geleceğimize yönetici elit karar verir. Bu gerçek nedeniyle Pakistan halkı, İslam’ı uygulamak için can atıyor. Yetmiş yıl önce verilen bağımsızlık hareketi sırasında Pakistan halkı, La İlahe İllallah (ka matlab kya) sloganı atarak geleceklerini İslam’a adamışlardır. Hilafet sisteminde Halife ve Ümmet Meclisi, İslam’a bağımlı olacağı için geleceğimizi seçmekte özgür olacağız.
اَلَا يَعلَمُ مَن خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الخَبِيرُ “Hiç yaratan bilmez mi ? O latif ve habirdir.” [Mülk 14]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813 https://bit.ly/3hNz70q |
Fax: +(92) 21–520–6479 E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk |