حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SD-BA-2024-KRS-TR-09 |
H. 16 Rabi’-ul Âhir 1446 M. Cumartesi, 19 Ekim 2024 |
Ey Ordu Komutanları! Asli Göreviniz, Onurları Korumak ve Kutsal Değerleri Savunmaktır
Nabd News haber sitesi, 16 Ekim 2024 tarihinde şu habere yer verdi: Silahlı Kuvvetler Başkomutan Yardımcısı ve Egemenlik Konseyi Üyesi Orgeneral Yasir el Ata, çarşamba günü, Hızlı Destek Kuvvetleri milislerinin zalim uygulamalarından kurtarmak için tahliye edilen Tuti sakinlerinin barındırıldığı bir merkezi ziyaret etti. El Ata, burada yaptığı açıklamada, “Dünya şunu bilmeli ki, ülkeye demokrasi getirme bahanesiyle küçük kızlar zorla Cancavid milisleriyle evlendiriliyor. Sudanlı kızlar şu anda Darfur ve Afrika’nın diğer bölgelerinde adeta köle gibi satılıyor. Onun için Cancavid milislerine karşı son damla kanımız kalana kadar savaşacağız ve Sudanlı kadınların haklarını savunacağız. Sudan halkı sistematik olarak soykırım, yağma ve insan hakları ihlallerine maruz kalmaktadır.” dedi.
Biz, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Kadın Kolları olarak, bu açıklama karşısında şunu söylüyoruz: Ey Sudan ordusu komutanlar! Sizin döneminizde tüm kutsalların ayaklar altına alındığına dünya şahit. Kutsallar çiğnenirken sadece seyretmekle yetindiniz, kışlalarınıza çekildiniz. Bir yandan ihanetten bahsederken, diğer yandan yenilginin sorumluluğunu çaresiz halka yüklemekten utanmıyor musunuz? Peki, gücü ve kudreti elinde bulunduran biri, sadece sözlerle teselli mi eder, düşmanının davranışlarını mı ifşa eder, yoksa Hızlı Destek Kuvvetleri’nin işlediği bu korkunç suçlara karşı fiili bir cevap mı verir?
Ey komutanlar! Tek derdiniz propaganda ve anti propaganda yapmak mı? Hızlı Destek Kuvvetleri her suç işlediğinde insan hakları sözleşmelerinden bahsediyor, bize komplo kuran Batıyı kendi anlaşmalarını ihlal etmekle suçluyorsunuz. Ama bu katil tecavüzcülerin işlediği suçlara maruz kalanları korumak için ciddi bir adım atmıyorsunuz. Siz nasıl bir komutansınız?
Ey ordu komutanları! Toprak ve namusu korumak için yemin ettiğiniz halde, görevinizi ihmal ettiniz. Tuti, Hartum, El Cezire, El Cüneyne ve diğer bölgelerdeki insanların yaşadığı felaketlerin sorumlusu sizlersiniz. Amerika’nın çıkarları için başlattığınız vekil savaşında Sudan halkına ihanet ettiniz, Sudan halkına karşı kurulan komplonun bir parçası oldunuz.
Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem döneminde bir Yahudi, Müslüman bir kadına kötü bir şey yaptı. Kadının şerefini korumak isteyen bir Müslüman bu Yahudi’yi öldürdü. Bunun üzerine Yahudiler de bu Müslümanı öldürdüler. Bunun üzerine devlet başkanı ve ümmetin Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Beni Kureyza Yahudilerini Medine’den sürdü. Halife Mutasım döneminde Müslüman bir kadına yapılan saldırı, Amuriye şehrinin fethedilmesine neden oldu. Haccac Irak valisi olduğu dönemde Müslüman kadınlara yapılan saldırı ve bazılarının esir alınması, Sind ve Hindistan’ın fethedilmesine yol açtı... İslam inancının, ümmetin liderlerini harekete geçiren en büyük güç olduğu zamanlarda, Müslüman kadınların şerefine zarar vermeyi aklına koyan herkese bu şekilde karşılık verilmiştir.
İşte sarsıcı yanıt böyle olur, şikâyet ederek veya ağlayarak değil ya da dünyaya şahit tutarak değil. Dünya, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin liderlerinden önce ordu liderlerini kınamaktadır.
Hilafet Devleti, Müslüman erkek ve kadınların onurunu koruyan bir kalkandır. Liderleri, Allah katındaki sorumluluklarının bilinciyle hareket ederler ve halkın namusunu korumak için canlarını feda etmeye hazır olurlar. Ancak, kafir sömürgeciler Hilafeti yıkıp yerine Sykes-Picot anlaşmasıyla yapay devletler kurduklarında, yeni liderler batılı sömürgecilerin insan hakları gibi kavramlarını benimsediler ve bu koruma görevini terk ettiler. Şimdi ise birbirlerine bu sözleşmeleri ihlal etmekle suçlamanın bir yarışı içerisindedirler. Oysa bu sözleşmeler Müslümanların canlarını ve onurlarına değer vermeyen, sadece ülkeleri ve insanları kontrol altına almak için kullanılan aldatıcı sloganlardır. Eğer ordu komutanları, Allah’ın kendilerine verdiği asli göreve dönmezlerse, kendi halklarına ve ülkelerine karşı kurulan komploların bir parçası haline geleceklerdir. Sonunda Allah’a dönecekler ve yaptıklarının hesabını vereceklerdir.
وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ“Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” [Şuara 227]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07 http://www.hizb-sudan.org/ |
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com |