Silahlı kuvvetlerin, Güney Kordofan ve diğer yerlerde savaş alanında elde ettikleri zaferler ile ilgili haberler art arda geliyor. Silahlı Kuvvetlerin sözcüsü en son bu zaferlere ilişkin şöyle bir açıklama yaptı: "Silahlı kuvvetler, Güney Kordofan'ın 17 bölgesini kurtardı. Taktik ve idari liderliğin, Devrimci Cephe Güçlerinin operasyon başkanlığının kalesi olan Ebu'l Hasan bölgesi, bunların en önemlisidir. İsyancıların kalıntılarının izlerini sürmek için operasyonlara devam ediyor. Silahlı kuvvetlerin Ardiba bölgesine girişiyle doğu dağlarda önemli yaz operasyonlarının ilk aşaması sona erdi."

Silah, tedarik, destek gibi zafer sebepleri hazırlandığında, silahlı kuvvetlerimizin her zaman zaferler elde edeceğini defaatla belirttik. İnsanlar, Güney Sudan'daki isyancıların savaş süresince Güney Sudan'daki büyük şehirlere [Cuba, Wau, Malakal vb] giremediklerini asla unutmayacaktır. Ayrıca insanlar, Torit'teki tüm destansı zaferleri, Heclic, Ebu Karsola, Ebu Zeyd ve diğer yerlerin ihtişamlı kurtuluşunu hatırlıyor. Biz, kahraman silahlı kuvvetlerimizin isyanı yok edebileceğine güveniyoruz. Güney Sudan dâhil tüm bölgeleri geri alabileceğine inanıyoruz. Güney Sudan, isyancıların orduya karşı elde ettikleri zaferden dolayı kaybedilmiş değildir. Aksine politikacı ve yöneticilerin ihaneti ile savaşsız isyancılara teslim edildi. Hükümet ve siyasi ortamın ihaneti her zaman felaketler doğurur. Silahlı kuvvetlerin zaferlerini zayi eder. Herkes, Güney Sudan'da ordunun destanlarından sonra neler olduğunu iyi hatırlar. Özellikle de Torit destanından sonra neler meydana geldiği daha hafızalardan silinmiş değildir. Torit'ten sonra meşum Nifaşa anlaşması imzalandı. Bu anlaşma nedeniyle Güney Sudan isyancılara teslim edildi. Orada kâfir Batıyı, özellikle Amerika'yı razı etmek için yeni Yahudi devletçiği kuruldu. On yıl boyunca Amerika'nın dış politikası işe yaramadı. Çünkü Amerika, başta Irak ve Afganistan olmak üzere diğer yerlerde başarısız oldu. Yönetici ve siyasetçilerin cesur silahlı kuvvetlere ihanet etmelerinin sonucunda Amerika, Güney Sudan'ı ayırdı!

Nifaşa anlaşması Sudan'ın kuzey ve güneyi için felaket olmaya devam ediyor. Zira Darfur'u, daha sonra Güney Kordofan ve Mavi Nil'i savaşlara sürükledi. Güneyde ise şuan savaşın sürmesi, dediğimizin doğruluğuna en iyi delildir. Askeri ve siyasi cephede olanlar bunlardır. Ekonomik cephede olanlara gelince, bütün Sudan halkının yaşadığı şiddetli kriz, fiyatlardaki aşırı pahalılık, ulusal para biriminin devamlı düşüşü bunun için yeterlidir. Bunlar yüzünden Sudan'daki hayat cehenneme dönüştü.

Biz, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak silahlı kuvvetlere yönelik yapılan ihanet ve aldatma senaryosunun tekrarından korkuyoruz. Geri kalan Sudan'ı parçalama sürecini kolaylaştıran başka bir Nifaşa anlaşmasının imzalanmasından uyarıyoruz. Bugün biz, bu etkileyici zafer ışığı altında barıştan bahseden seslerin yükseldiğini duyuyoruz. Bu barış, Sudan'ı parçalamak için Amerika'nın komplolarına teslim olmaktan başka bir şey değildir. Sömürgecilik buyruklarına itaat etmenin bir enstrümanı olan diyalogdan bahsedilmeye başlandı. Ülke ve insanların ihmalkârlığı ve dikkatsizliği yeter! Mümin, iki defa bir delikten sokulmaz. Peki, kâfir Batının deliğinden defalarca sokulduğumuzda nasıl olacak! Biz hitabımızı bu ülkenin sadık evlatlarına yöneltiyoruz, Hak ve adalet devleti olan Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafet Devleti kurmak için çalışın. Bu devlet, ülke ve insanların kaderini suistimal edenlerin ellerini kesecek, sömürgeci kâfirin bu ümmetin sorunlarına müdahil olmasını önleyecektir. Ayrıca silahlı kuvvetlerimizi güçlendirmek için çalışacak, savaş doktrininde onu İslam'a dayanan bir ordu haline getirecek, gasp edilmiş Müslüman toprakların her santimini kurtaracaktır. İnsanları, kullara ibadetten kulların Rabbine ibadete, diğer dinlerin zulmünden İslam'ın adaletine, dünyanın darlığından dünya ve ahiretin genişliğine götüren büyük İslami fetihleri geri getirecektir. Bu, Allah için zor değildir.

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ شَهِيدًا "O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasûlü'nü hidayet ve hak din ile gönderendir." ^{[Saff 9]}