Sudan hükümeti ve BM, çatışma bölgelerinde çocukları ihlallerden korumak amacıyla ortak bir eylem planı imzaladı. Planın araştırılması ve incelenmesi dört yıl sürdü. BM, planı kapsamlı bir plan olarak niteledi. Tören sırasında bir konuşma yapan Sosyal Refah Bakanı Meşair Dulab, “Sudan hükümeti, çatışma bölgelerindeki çocukları koruyacak, onların psikolojik veya fiziksel ihlale maruz kalmalarını önleyecektir” taahhüdünde bulundu. Öte yandan Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur da “Çocukların korunması ahlaki, ulusal ve dini bir sorumluluktur. Anayasa, Sudan silahlı kuvvetleri, polis, güvenlik güçleri ve istihbarat teşkilatı yasaları bunu gerektirir.” diye konuştu. BM Genel Sekreteri Çocuklara Yönelik Şiddetle Mücadele Özel Temsilcisi Leyla Marzuki, BM kurumları ile ortaklaşa hükümet tarafından hazırlanan planı övdü ve kapsamlı bir plan olarak niteledi. Konuşmasında “Bu plan, Sudan’ın arzularını, çocuk istismarını ve çatışma bölgelerinde çocuklara karşı meydana gelen suiistimali sona erdirmeyi öngören uluslararası sözleşmelere bağlılığı vurgulamaktadır.”dedi. ^{[28.03.2016 Ahiru Lahza]}

Tarihi kayıtlara geçen ve akıllı birinin farkında olduğu bir gerçek vardır ki BM, Batının bir maşasıdır. Batı, BM’yi dünyaya egemen olmak, insan hakları ve demokrasi adına askeri kuvvetle dünyaya nüfuzuna yaymak için kullanıyor. Nitekim Bosna, Afganistan, Libya, Suriye ve Afrika’nın büyük bir bölümünde böyle yaptı. Ya da Irak ve Libya’da olduğu gibi ekonomik yaptırımlar yoluyla nüfuzunu yaymak için kullanıyor. Yahut Yahudi varlığının çocuklara karşı katliamlarına göz yumuyor. Bakın Suriyeli ve Yemenli çocuklar her gün ölüyorlar... Ayrıca milyonlarca çocuk da açlık veya hastalıktan ölüyorlar. BM, bu ölümlerin yalancı tanığıdır. Hatta milyonlarca çocuğun katilidir. Böyle uluslararası sözleşmelerle Batılı güçleri bulanık suda balık avlamaya davet ediyor. Bu cürümler, buzdağının sadece görünen bir kısmıdır. Bugün BM, Sudan hükümeti ile çocukların korunmasından dem vuruyor. Hâlbuki BM, savaş bölgelerinde çocukların maruz kaldığı trajedinin bir parçasıdır. Yapay savaşlardan ötürü çocukların başına gelen sıkıntıların ilk ve son sorumlusudur.

Ey Müslümanlar!

Hükümetin uluslararası kuruluşlarla yaptığı işbirliği, kesinlikle haramdır. Şeriat, böyle bir münkeri asla onaylamaz. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّا لا نَسْتَعِينُ بِمُشْرِكٍ “Biz bir Müşrikten asla yardım istemeyiz.” Üstelik bir seraptır, ondan hiç bir şey beklenmemelidir.

مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلا الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ “Ehli Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler.”^{[Bakara 105]} Hal böyleyken peki kâfirlere umut bağlayan yöneticilere ne demeli? Onlar, Müslüman çocukların kurtuluş, aman ve refahını mı bekliyorlar? Plan ve sözleşmeler yoluyla ümmeti savaş ve trajedilere sürükleyen düşmanlardan medet mi umuyorlar? Hain yöneticiler, ümmetin sorunlarına çözüm üretemeyen başarısız hükümetlerin ipine tutunarak ülkeyi yağmacı kâfirlerin planlarına açtılar. Yağma ve talanda ustalaşmak için dayanak arayan Batıdan yardım istediler.

Evet, doğrudur çocuklar korumaya muhtaçtır. Çocukları korumanın yolu, savaşları durdurmaktır. Kapitalizm, servetleri yağmalamak için sanal savaşlar çıkarıyor, küçük büyük demeden ve acımadan herkesi öldürüyor. Hem de bu katliamlar, demokrasi ve barışa hizmet adına sözde orantılı savaş teorisi olarak adlandırılan uluslararası sözleşme ve anlaşmalar adıyla yapılıyor. Hâlbuki bu sözleşme ve anlaşmalar çifte standart uyguluyor. Her türlü şiddet ve gücü kullanıyor, çocukları yok ediyor.

Çocukları korumak için tasarlanan ve törenle imzalanan bu plan, aslında devletin bu çocuklar karşısındaki görevinin bilincinde olmadığını vurgulamaktadır. Çünkü devlet, plan ve uygulama için ümmetin düşmanlarından yardım dileniyor. Ümmetin düşmanları Felluce, Madaya, Myanmar ve Orta Afrikalı çocuklara istediğini yapıyor.

Çatışma bölgelerindeki çocukları korumak, şeri bir hükümdür. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, tüm gazvelerde ordu komutanlarına şöyle tavsiyelerde bulunmuştur:

انْطَلِقُوا بِاسْمِ اللَّهِ وَبِاللَّهِ وَعَلَى مِلَّةِ رَسُولِ اللَّهِ وَلاَ تَقْتُلُوا شَيْخًا فَانِيًا وَلاَ طِفْلاً وَلاَ صَغِيرًا وَلاَ امْرَأَةً وَلاَ تَغُلُّوا وَضُمُّوا غَنَائِمَكُمْ وَأَصْلِحُوا وَأَحْسِنُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ “Allah’ın ismiyle, Allah (‘ın yardımıy)la, Rasûlullah’ın sünneti üzerine gidin. İhtiyarları, çocukları, küçükleri ve kadınları öldürmeyin. Ganimet malına hıyanet etmeyin, ganimeti bir araya toplayın, ıslah edin ve iyilik yapın. Şüphesiz Allah iyilik yapanları sever.”

Çocukları ancak gerçek bir siyasi iradeye sahip bir İslam Devleti koruyabilir. Bu devlet, adil ve rahmet ideolojisinden fışkırmalıdır. Bu ideolojide Müslümanlar âlemlerin Rabbi olan Allah’a kulluk ederler. Bu ideolojiye göre düşmanlar ile işbirliği yapmak suçtur ve onlardan yardım istemek haramdır. İslam ideolojisi Şeriatı uygulayarak çocuk ve diğer insanların can ve mallarını korur.

لا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللَّهِ فِي شَيْءٍ “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur.”^{[Ali İmran 28]}