03 Safer 1438 Perşembe akşamı Devlet Başkanı Ömer El-Beşir başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun onayının ardından Maliye Bakanı, akaryakıt fiyatlarına zam yapıldığına ilişkin bir karar yayımladı. Böylece benzinin litre fiyatına 6.17 Cüneyh zam yapılarak bir galon benzin fiyatı 27,5 Cüneyh oldu. Bu da %30’dan fazla artış demektir. Gazolinin litre fiyatına da 4,11 Cüneyh zam yapılarak bir galon gazolin fiyatı 18,5 Cüneyh oldu. Bu da %32’den fazla artış demektir. Kararın yürürlüğe girmesinin ardından Perşembe akşamı benzin istasyonları hemen fiyatlandırma yaptılar. Bu zamlara karşın ücretlere de %20 zam yapıldığı açıklandı. Ancak işçiler ancak üç ay sonra maaşlarını zamlı alabilecekler!

Açıkçası bu rejim, eğer bir şey söylüyorsa, tam tersini yapıyor. Rejime göre barış, savaş, emniyet korku, birlik de ülkenin parçalanması demektir. Rejimin mantığına göre insan yaşamının önemi, zam yapmak, insanlara baskı uygulamak ve yoksulluk üretmek demektir. Geçtiğimiz günlerde rejim, çokça insan yaşamının öneminden dem vurdu. Ulusal diyalog ve sonuç bildirgesinde insan yaşamı vurgusuna çokça rastlamaktayız. İnsan yaşamının önemi aynı zamanda parlamentoda da tartışıldı. Hem de halkın temsilcisi olduğunu iddia eden, ancak halka baskı yapmaktan geri durmayan parlamento da. Aslında parlamento, halkı temsil etmekten ziyade milletvekillerini temsil ediyor. Bu parlamento, hükümete tabidir. Milletvekilleri, milletin değil, hükümetin vekilleridir. Bu nedenle bu vekillere pek güvenilmez. Sonra hükümet, sürpriz yaparak iddia ettiklerinin tam tersini halka dayatıp petrol fiyatlarına zam yapıyor. Doğal olarak bu da doğrudan ulaşım fiyatlarının artmasına katkıda bulunacaktır. Bunun sonucunda domino taşı gibi tüm mal ve hizmetlerin fiyatı yükselecektir. İnsanlar, Eylül 2013’de yakıt fiyatlarına yapılan zammın, nasıl fiyat artışına katkıda bulunduğunu hâlâ hatırlarlar. O günkü zamların ardından insanlar zorluk çekmiş, hayatları cehenneme dönüşürken, yetkililer insanların parasıyla utanmadan zevki sefa sürmüşlerdi.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, bu rejimi açta kalan insanların neler yapabileceğinden şiddetle sakındırıyoruz. Tabii ki Cebbar olan Allah’ın gazabından da sakındırıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ, kullarına adaletsizlik yapılmasını ve hayatlarının cehenneme dönüştürülmesini asla kabul etmez. Âişe RadiyAllahu Anha’dan rivayet edildiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular:

اللَّهُمَّ مَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا فَشَقَّ عَلَيْهِمْ فَاشْقُقْ عَلَيْهِ وَمَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا فَرَفَقَ بِهِمْ فَارْفُقْ بِهِ “Allahım! Kim ümmetimin herhangi bir işini üstlenir de onlara zorluk çıkarırsa, sen de ona zorluk çıkar. Her kim de ümmetimin herhangi bir işini üstlenir de onlara yumuşak davranırsa, sen de ona yumuşak davran”^[Müslim]

Ey Sudan halkı!

Siz hatta tüm İslam ümmeti, işleri iyileştiren, insanlara yumuşak davranan, insanların Rabbinin rızası için çalışan, İslam hükümleriyle insanlar arasında adalet dağıtan bir sistemle ancak kurtulabilirsiniz. O öyle bir sistemdir ki insanlardan önce yöneticiler aç kalır, insanlardan sonra ancak yöneticiler doyar. Kuşkusuz o yüce İslam sistemidir. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafettir. Onunla dünyada izzete, ahirette de kurtuluşa nail olursunuz.

لِمِثْلِ هَذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ  “İşte Çalışanları bunun için çalışsın.”^{[Saffat 61]}