Sözde Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa, 27 Aralık 2021 Pazartesi günü Ras El Ayn kentindeki Süryani Ortodoks Mar Thoma Kilisesi’nde düzenlenen İsa Mesih’in Doğuşu ayinine katıldı. Ayine Urfa Valisi Abdullah Erin, Mahalli İdareler ve Hizmetler Bakanı, hükümette dış ilişkiler sorumlusu, Suriye Ulusal Ordusu liderleri ile Ras El Ayn’deki yerel meclis başkanı ve üyeleri de katıldı. Sözde Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı, Noel vesilesiyle Hıristiyan kardeşlerinin bayramını kutladı. Sevgi, güvenlik ve barış dolu bir yıl diledi.

Ey mübarek Şam toprakları Müslümanları! Hiç şüphe yok ki İslam, hayat sahasında insanların ilişkilerini düzenlemek için geldi. İnsanın kendisiyle, başkalarıyla ve Yaratıcısıyla olan ilişkisini düzenledi. Sistem ve kanunların uygulanmasını Hilafet Devletine havale etti. Hilafet, sistem ve yasaları Müslüman veya Gayrimüslim olsun İslam tebaasını taşıyan tüm vatandaşlarına uygular. Vatandaşlar tüm haklardan yararlanır ve şeri vecibelere uyarlar. Bireyler arasında yönetim, yargı, işlerin güdümü ve benzeri hususlarda hiçbir ayrım yapılmaz. Herkes aynı muameleyi görür. Irkına, dinine, rengine bakılmaz. Devlet, İslam hukukunu, Müslüman veya Gayrimüslim olsun İslam tebaasını taşıyan herkese şu şekilde uygular:

- İslami hükümlerin tamamı, Müslümanlar üzerine hiçbir istisna olmaksızın infaz edilir.

- Gayrimüslimler inançlarında ve ibadetlerinde, genel nizamlar çerçevesinde serbesttirler.

-İslam’dan kendileri irtidat edenlere mürtet hükmü infaz edilir. Fakat Mürtetlerin, Gayrimüslim olarak doğan çocuklarına, müşrik ya da ehli kitap olmalarına binaen, bulundukları hâl üzere Gayrimüslim gibi muamele edilir.

-Gayrimüslimler, yiyecekleri ve giyecekleri hususunda şeri hükümlerin izin verdiği ölçüde kendi dinlerine göre muamele görürler.

-Evlenme ve boşanma işleri; Gayrimüslimler arasında kendi dinlerine göre, Müslümanlar ile Gayrimüslimler arasında ise İslami hükümlere göre yapılır.

-Devlet diğer şeri hükümleri ve muamelat, ukubat, beyyinât, yönetim nizamı, iktisat nizamı ve benzeri bütün İslami Şeriat unsurlarını herkese infaz eder. Bunlar, hem Müslümanlara hem de Gayrimüslimlere aynı şekilde infaz edilir. Yine bunlar, ahd (anlaşmalılar) ve eman (güvence) verilenler ile birlikte İslâmî Sulta altındaki herkese de infaz edilir. Bunlar tebaanın istisnasız tüm fertlerine infaz edilir, ancak sefirler, konsoloslar, elçiler ve bunlar gibi olanlar müstesnadır. Zira bu tür kimselerin diplomatik dokunulmazlıkları vardır.

Buna göre, İslam’da azınlıklar sorunu yoktur. Bu, Gayrimüslimlerin İslam Devletinde istikrarlı bir hayat sürmesini sağlar. Sözde özgürlük devletleri siyah-beyaz, Müslüman-Gayrimüslim, Arap-Ecnebi ayrımı yapmadan vatandaşları için istikrarlı bir hayat sağlayamadı. Kâfir Batı, azınlıklar terimini ülkelerin içişlerine karışmak için icat etti.

Ey İslam’ın Payitahtı Biladu’ş Şam Müslümanları! Başınıza musallat edilen emrivaki hükümetler, efendilerini hoşnut etmek için yarışıyorlar. Bazıları Rus devriyelerinin bekçiliğini yaparken ve Martin Smith’i karşılarken, politikalarına aykırı davranan gazetecileri veya bağımsız kişileri de tutukluyorlar. Bazıları da Allah katındaki sayfalarını siyahlatsalar da Batıdaki sayfalarını beyazlatmak için sözde ayinlere katılıyorlar. Yüce Allah’ın şu sözlerini görmezden geliyorlar:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez.”^{[Maide 51]} Öte yandan Şam halkını temsil ettiklerini iddia ediyorlar. Amerika’nın habis siyasi çözümünü uygulamak için hain konferanslara ve toplantılara katılıyorlar.

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti olarak biz, Şam halkını, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in dönüşünü müjdelediği Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için bizimle birlikte çalışmaya çağırıyoruz. Çünkü Hilafetin kurulması farzların en büyüğüdür. Kurulmasıyla İslam’ın hükümleri uygulanır, Müslümanlar sömürgeciliğin her türlü boyunduruğundan kurtulur. Acılarından ve sefaletlerinden kurtulurlar. Her iki yurtta da kurtuluşa ererler, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet konumuna yeniden kavuşurlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَسَارِعُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ “Rabbinizin mağfiretine ve Allah’tan korkanlar için hazırlanmış eni gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun.”^{[Ali İmran 133]}