حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SR–BA–2024–MB–TR–10 |
H. 6 Cumâde’s Sânî 1446 M. Pazar, 08 Aralık 2024 |
Şam Zorbasını Devirdiniz, O Halde Ondan Sonra İslami Yönetim ve Hilafet Devleti Dışında Hiçbir Düzeni Kabul Etmeyin
Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber, La İlahe İllallah... Allahu Ekber, Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd tekbirlerini tekrar ederlerdi. Allahu Ekber, tiranların tahtları ve suçluların saltanatları yıkıldı.
14 yıldır süren büyük fedakârlıklarının ardından Suriye halkı, 8 Aralık 2024 Pazar günü Şam Allah’ın lütfu sayesinde büyük bir zaferle güne uyandı. Allah’ın izniyle zalim Esed rejimi devrildi. Esed ailesinin 54 yıllık mezhepçi, baskıcı yönetimi sona erdi. Bu rejim, Allah’ın dinine, Şeriatına ve kullarına savaş açarak halka her türlü acıları tattırdı. Özellikle karanlık zindanlarından kurtarılan mahkûmların korkunç sayısı, bu zalim dönemin ne kadar acımasız olduğunu, baskılarının büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُواْ وَالْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ “Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” [Enam 45] Her türlü hamd ve övgü, lütuf ve nimet, yalnızca Allah’a aittir.
Evet, çağımızın Firavunu, suçlu diktatör Şam zalimi düştü. Amerika’nın ülkeye getirdiği müttefiklerin çöküşünü ve yıkılışını önleyeceğini sandı ama beyhude. Allah, onları kendi dertleriyle meşgul etti de zalim kaçınılmaz sonuna ulaştı. Böylece tıpkı daha önceki diktatörler gibi aşağılanmış, hüsrana uğramış, lanetlenmiş ve zelil bir şekilde tarihin tozlu sayfalarında yerini almış oldu.
Bazı müttefiklerinin Şam zorbasını kurtarmak için yaptığı umutsuz diplomatik girişimler bile onun bu dramatik çöküşünü engelleyemedi. Doha’da yapılan toplantıda, Astana sürecinin önde gelen aktörleri olan Rusya, Türkiye ve İran’ın yanı sıra diğer katılımcılar, zaman kazanmak için “askeri operasyonların durdurulması ve kapsayıcı bir siyasi sürecin başlatılması” gerektiğini ifade ettiler.
Şam halkını ve samimi devrimcileri, mücahitleri bu büyük zaferden dolayı tebrik ediyor, verdikleri çabaları, sarf ettikleri fedakârlıkları ve yazdıkları destanları takdirle karşılıyoruz. Bununla birlikte, fedakârlıklarını heba etmek ve bizi en başa döndürmek amacıyla kurulan büyük tuzaklara karşı da onları uyarıyoruz. Düşmanlarımız, sadece yüzeysel bir değişiklik yaparak, laik sistemi sürdürmeyi amaçlıyor. İslam’ı yönetimden ve devletten dışlayan başkanlık veya parlamenter sistem arasında hiçbir fark yoktur.
Ey İslam’ın Payitahtı Biladu’ş Şam Müslümanları! Şam’daki zorba diktatörün devrilmesi, sevindirici bir gelişmedir ve büyük bir gündür, Allah’ın aziz ve hikmet sahibi olduğunun bir göstergesidir. Ancak bilindiği gibi mübarek Şam devriminin en önemli sabitelerinden biri, suçlu laik rejimin tüm unsurları, sembolleri, anayasası, suçluları ve baskıcı güvenlik ve askeri kurumlarıyla birlikte devrilmesidir. Yeni yönetim, dış güçlerin planlarına değil, İslam inancının özüne dayanmalıdır. Bu hedefe ulaşana kadar mücadele devam etmelidir. Bu, Allah’ın izniyle kurtuluşun tek yoludur. Aksi takdirde, devrim sonrası Mısır, Tunus, Libya ve Yemen’de yaşanan hayal kırıklıklarının bir benzeri yaşanabilir. Yarım kalmış devrimler tehlikelidir ve mevcut rejimlere teslimiyet felakettir.
İki milyon şehidin fedakârlıklarını taçlandırmak, Kur’an’da geçen, “ipini sağlamca büktükten sonra çözen kadın” gibi olmamak için, Allah’ın lütfu, zaferi ve nimetlerine layıkıyla şükretmek için, yıkılan laik rejimin kalıntıları üzerinde İslam hükümlerini uygulamak gereklidir. İslami hükümleri ve anayasasını uygulamanın yegâne yolu, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmaktır. Ancak bu şekilde Rabbimizi razı edebilir, onurumuzu koruyabilir ve kutsallarımızı özgürleştirebiliriz. Hilafetin kurulması farzdır hatta farzların tacıdır. İşte çalışanlar, bu büyük hayır için çalışsınlar.
Allah’tan, bizleri gerçek bir zafer ve büyük bir sevinç ile onurlandırmasını niyaz ediyoruz. İslam’ın hükmünün, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet’in gölgesinde uygulanacağı gün, Allah’ın izniyle çok yakındır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَنُرِيدُ أَن نَّمُنَّ عَلَى الَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا فِي الْأَرْضِ وَنَجْعَلَهُمْ أَئِمَّةً وَنَجْعَلَهُمُ الْوَارِثِينَ * وَنُمَكِّنَ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ وَنُرِيَ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا مِنْهُم مَّا كَانُوا يَحْذَرُونَ“Biz ise, yeryüzünde mustazaflara lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları varis kılmak istiyorduk. Ve o yerde onları hâkim kılmak; Firavun ile Haman’a ve ordularına, onlardan korktukları şeyi göstermek (istiyorduk).” [Kasas 5-6]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Suriye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria www.tahrir-syria.info |
E-Mail: media@tahrir-syria.info |