حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SR–BA–2016–MB–TR–26 |
H. 16 Rabi-ul Evve 1438 M. Perşembe, 15 Aralık 2016 |
Halep’in Düşüşü, Devrimin Sonu Değil Yeni Bir Aşamanın Başlangıcıdır
Halep’te meydana gelen toplu katliam, meydan infazları ve sakinlerin tepesine yıkılan evler, İslam ümmeti için yeni değildir. Amerika, Batı ve Rusya için de yeni değil. Filistin, Afganistan ve Irak’ta olanları unutmuş değiliz. Batı, Müslüman orduları yöneticilerle prangalara vurup hareket edemez konuma gelince Müslüman ülkeleri bir bir yıkmayı kendine gelenek edinmiştir.
Halep halkı, dost düşman tüm dünyanın gözleri önünde katledilirken Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun herhangi ciddi bir girişimde bulunduğuna tanık olmadık. Bu durum, Batının insan kafatasları üzerine kurulu uygarlığını, insan hakları ve özgürlükler güvencesi iddialarının sahte olduğunu ifşa etmektedir... Halep halkı, kılını dahi kıpırdatmayan Müslüman yöneticilerin gözlerin önünde kıyıma uğrarken özgür kadınların çığlıkları ve parçalanmış çocuk organları onların ölü vicdanlarını dahi sızlatmamıştır... Halep halkı, grup komutanlarının gözleri önünde öldürülürken onların halkı kurtarmak için ciddi bir eylemde bulunduklarını görmedik... Halep’te yardım çığlıkları yükseliyor, ama yalan yere Hilafet iddiasında bulunup ismi dışında hiç bir şey bilmeyen grup da öylece seyrediyor. Dahası Halep halkının kıyım kıyım kıyıldığını görürken herkes elleri bağlı bekliyor. Suriye halkı düşmanları, sözde dostları, Devrimci Muhalif koalisyonu ve ilintili grup liderleri, Şam halkına karşı aynı hendekte buluşmuştur. Halep, Rusya ve Amerika ortak anlayışı arasında yok olmuştur. Türkiye pazarında ucuz bir fiyata satılmıştır. Fiyatını da grup komutanları alıp yeryüzünde bozgunculuk çıkaran düşmanlara teslim etmiştir. Değilse, bir kaç gün içinde Halep düşerken yaklaşık dört yıldır direnen Deraya’yı nasıl açıklayabiliriz?
Biz Halep’i bugün kaybetmedik, grup komutanlarının ateşkes ve müzakere masasına oturmasından sonra kaybettik... Koşullu desteği kabul edip kararlarımızı sponsorların iradesine ipotek ettiğimizde, kırmızıçizgileri elimizi kolumuzu bağladığında kaybettik. İşte bakın şimdi bu kırmızıçizgiler boynumuza dolandı... Ve Allah’ın sapasağlam ipine sarılmayı reddettiğimizde, Bölgeselcilik, grupçuluk bize ağır bastığında, şehitlerin kanı ve sığınmacıların sıkıntısı pahasına ayrıcalıklar ve makamlara sımsıkı sarıldığımızda kaybettik...
Halep düşmedi, aksine tüm sahtekârları, tüccarları, hainleri ve liderleri düşürdü... Maskelerini paramparça edip komplolarını deşifre etti. Devrimi kurtarmak ve gemimizi güvenli bir şekilde karaya çıkarmak için sadıkların vicdanında muhasebe, iyiliği emretme ve kötülükten men etme farziyetini diriltti.
Halep’in yıkımı, ABD planının bir parçasıdır. Rusya ise sadece bölgeleri dize getirmek ve siyasi çözüme boyun eğdirmek için Amerika’nın kullandığı sert bir sopadır. Ancak Halep’in yıkımı, devrimin sonu değil, eksen düzeltmek için yeni bir devrimin başlangıcıdır. Halep halkı, devrim ateşinin sönmesini asla kabul etmeyecek, aksine devrim ateşi yeniden alevlenecektir ama Aziz ve Cebbar olan Allah’ın izniyle dosdoğru çizgi de. Ve devrimin ateşi, sömürgeci kâfirleri, münafıkları, sapık hainleri şiddetli şekilde yakacaktır. Bu, Allah’a zor değildir.
Ey İslam’ın Kalbi Biladu’ş’ Şam’daki sabırlı Müslümanları! Umarız bu olay eksen düzeltmesi ve işleri doğru yola koymak için yeni bir başlangıç olur. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لا يلدغ المؤمن من جحر واحد مرتين “Mümin bir delikten iki kez ısırılmaz” Politik paranın yıkıcı etkilerine bizzat tanık oldunuz. Destekçilerin devriminize ne yaptıklarını gözlerinizle gördünüz. Bilinçsiz sadakatin fedakârlıkları heder ettiğine ve devşirilen meyveleri zayi ettiğine şahit oldunuz. Hatta bilinçsiz ihlas, tüm bunları İslam düşmanlarına bir hediye olarak sunmaktadır. Devrim, tüm ilişkili komutanların kökünün kazınmasını ve tüm muhalifleri uyanık ve sadık bir liderlik altında toplamayı gerektiriyor. O liderlik ki Rabbi razı eden hedefi belirleyip ona ulaşmanın yolunu basiretle görecektir. Düşmanlar tarafından dayatılan tepkisel davranışlara göre hareket etmeyecek, aksine amacında basiretle yürüyecektir. Yalnızca Allah’ın ipine sarılacak, bizi tehlikelere ve zorlu koşullara atan entrikacıların iplerini kökünden kesecektir... Allah’tan başkasına tevekkül edip sapıklık üzerinde yürümeye devam mı edeceğiz? Düşmanlarımızdan yardım mı dileneceğiz? Kendimizi onların destek ve kararları ile mi sınırlayacağız? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
أَفَمَن يَمْشِي مُكِبًّا عَلَىٰ وَجْهِهِ أَهْدَىٰ أَمَّن يَمْشِي سَوِيًّا عَلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ “Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?”[Mülk 22]
Yoksa Halep’in kaybı, inancımızı yenileyecek, düşmanlarımızın tuzağından Rabbimize sığınmamızı, yalnızca Allah’ın ipine sımsıkı sarılmamızı, sadece O’na tevekkül etmemizi, bize vaadini verene dek hakkıyla O’na yardım etmemizi sağlayacak uyarıcının sesi mi olacak?
إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ “Eğer siz Allah’a, yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”[Muhammed 7]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Suriye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria www.tahrir-syria.info |
E-Mail: media@tahrir-syria.info |