Hükümetin politikasını takip edenler, mali ve ekonomik krizin çözümünde devlet politikasının, “kamu kurum ve kuruluşları reformu” yalanı adı altında ülkenin mal varlıklarını sömürgeci şirketlere peşkeş çekmek olduğunu gün be gün görürler. Bu konuda hükümet, kurumlar zarar ediyor, kurumlar bütçe üzerinde bir yüktür ve dolayısıyla bu yükten kurtulmak gerekir gerekçesini ileri sürüyor!

Hükümete göre bu kurumları yük kamburundan kurtarmanın tek çaresi kurumların satılmasıdır. Onun için (medya ve sosyal medya aracılığıyla) reklam kampanyası başlattı. Başbakan Yusuf Şahid, parlamentoda yaptığı konuşmada, “Mali ve ekonomik kriz açmazından çıkamadık. Hükümet olarak bu konuda başarısız olduk. Fakat bu başarısızlığın nedeni, bakanlar konseyinde onaylanan “önemli reformlara” engel olunmasıdır” ifadelerini kullandı. Siyasi faturası ne olursa olsun bu “önemli reformları” hayata geçirmek için hükümetin son derece kararlı olduğunu açıkladı. Hükümetin yaptığı bu açıklama ve medyadaki reklam kampanyasının amacı, Uluslararası Para Fonu’nun kamu kurum ve kuruluşlarının satışı konusundaki koşullarını kabul etmek için kamuoyunun hazır hale getirilmesidir. Daha önce hükümet, kredi alabilmek için bu şartları yerine getirme taahhüdünde bulunmuştu. Bu şartlar, ardışık hükümetlerin kamusal mali krizden kurtulmak için danışman ve bakan olarak tuttukları uluslararası banka uzmanlarının sunduğu çözümlerdir.

Ekonomik ve finansal açmaz, aşırı pahalılık, dinarın değer kaybı ve vergi artışı, onlarca yıldır uygulanan kapitalist sistemin ve insanların sorunlarının çözümünü bu düzen içinde düşünmenin bir ürünüdür. Öldürücü IMF reçetelerine boyun eğmenin bir sonucudur: (sübvansiyonu kaldırmak, eğitim, ilaç, su ve çevre gibi devlet harcamalarını azaltmak, ülke zenginliklerini kapitalist şirketlere peşkeş çekmek için Kamu İktisadi Teşekküllerini özelleştirmek gibi). IMF reçetelerinin amacı, kredi ve kalıcı kölelik enstrümanı için ülkenin uysallaştırılmasıdır!

Ey Müslümanlar! Sömürgecilik tarafından kurulan bir sistem, doğal olarak sömürgecilik uşağıdır. Kaynaklarımızı yağmalayan şirketlerin bekçisidir. Ülkenin kurtuluşu için çalışanların ya da sahte bağımsızlık antlaşmalarını deşifre edenlerin düşmanıdır. Böyle bir sistem, kamu kurumlarını satmak için zerre kadar tereddüt etmez. Daha önce de yeraltı kaynaklarımızı satmıştı. Satmak için bir an olsun bile gözünü bile kırpmaz. Yabancılardan böyle bir talimat almadığını, bizzat kendi karar verdiğini ifade ederek satış işlemini süsleyip püslemek için yalan söylüyor. 

Sistem, kamu kurumlarının işlerini yürütmekten, mali durumlarını düzeltmek ve kurumlardaki yolsuzlukla mücadeleden bile aciz. Borç ve iflasa sürüklemeden bir devleti yönetemeyecek kadar çaresiz.

Ey Müslümanlar! Bugün biz, işlerimizi en iyi şekilde güdecek ve bizi umursayacak bir devlet yoksuluyuz. Bugün ümmetin işlerini hakkıyla güden, ekonomik ve politik sistemini siyasal İslam akidesinden alan ve her türlü sömürgecilik prangalarından azade olmuş gerçek bir devlet tesis etmek en önemli görevimizdir.

Bilin ki bu görev, farzdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ bu farzı bütün Müslümanlara özellikle de güç ve kuvvet ehline yükledi ki hayatımız ve nesillerimizin geleceği başarısız ajanlar tarafından heder edilmesin.