27 Mart 2018 Salı günü Tunuslu yetkililer, Hizb-ut Tahrir / Avustralya Medya Temsilcisi Mühendis İsmail Vahvah’ı haksız yere ülkeye sokmadılar.

Daha önce Tunus’u ziyaret eden Mühendis İsmail Vahvah, Hizb-ut Tahrir’in düzenlediği bir konferansa katılmıştı. Vahvah, hakkın haklı seslerinden biridir. Nereye gidersin gitsin ve her nerede olursa olsun İslami hayatı yeniden başlatmak ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çağrıda bulunur. Hilafet, Müslüman ülkeleri sömürgeci kâfirden kurtaracak, dünyayı laik rejimlerin pisliğinden, halkları da zulmünden kurtarmak için âleme İslam çağrısını taşıyacaktır. İşte bu yüzden olmalıdır ki sömürgeci uşaklar Vahvah’ı Tunus’a sokmadılar!

Tunuslu yetkililer, İsmail Vahvah’ı Tunus’a sokmazken, şehit Muhammed Ez Zevari’nin MOSSAD ajanları tarafından suikasta uğramasına göz yumdular. MOSSAD ajanları, ülkeye girip Ez Zevari’yi öldürdüler. İçişleri Bakanlığı binasının bir kaç metre ötesinde fotoğrafını çekip sonra da ellerini kollarını sallayarak ülkeden çıkıp gittiler. Olay karşısında dilini yutan hükümet, hiçbir şey olmamış gibi dosyayı sumen altı etti!

Yetkililer, Filistin asıllı Mühendisi İsmail Vahvah’ı Tunus’a sokmazken, Filistin halkı katili Yahudi varlığı vatandaşı Tunus’a gelen 50 Yahudi’yi korumak için asker ve subayları seferber ettiler. Her yıl hac görevlerini eda etmek amacıyla Carba’ya gelen Yahudi varlığı vatandaşlarını ağırlayan hükümet, onların güvenliğini sağlamak ve rahatça haclarını eda etmek için asker ve subayları emre amade kılmaktadır!

Yetkililer, Müslüman ülkelerin sömürgecilikten kurtuluşuna çağıran İsmail Vahvah’ı ülkeye sokmazken, Suriye, Irak ve Filistin Müslümanlarını katleden Amerikalılar, İngilizler ve Fransızların ülkeye girişine hiçbir engel çıkarmamaktadır. Bu ülkelerin Büyükelçileri özgürce ülkede dolaşmakta, ajanlar devşirmekte, ülkeyi kontrol altına almak ve yağmalamak için çalışmaktadır. Ne hesap soran var ne de denetleyen!

Yetkililer, İsmail Vahvah’ı Tunus’a sokmazken, kaynaklarımızı hortumlayan sömürgeci şirketlere her türlü kolaylığı göstermektedir.

Ey Müslümanlar! Bu bizim ülkemiz mi yoksa İngilizlerin, Fransızların ve Amerikalıların ülkesi mi?

Ey Müslümanlar! Tunus, bir Müslüman toprağıdır ama bu yönetici kılıklılar, bu toprakları düşman çiftliği haline getirdiler. Düşmanlar, ülke kaynakları ve zenginliklerine kolayca erişebiliyorlar. Ama Filistinli ve diğer Müslüman kardeşlerimizi ülkeye sokmuyorlar!

İsmail Vahvah’ı ülkeye sokmayan gümrük polislerine deriz ki:

Biliyorsunuz, Tunus bir İslam ülkesidir. Sömürgeci kâfirler, bu İslam topraklarını parçalayıp böldüler. Hem Müslümanların hem de İslam topraklarının böyle devam etmesi için arasına sınırlar koydular, setler çektiler. Filistinli, Iraklı, Libyalı, Afganistanlı ya da Afrikalı olsun bir Müslüman, İngiliz ve Fransızların İslam ülkesini parçalamak üzere anlaştıkları meşum Sykes-Picot Anlaşması’ndan sonra Tunus’a giremez oldu.

Bir kardeşiniz nasıl olur da kendi ülkesine giremez? Bu yönetici kılıklıların din ve ümmet düşmanlarına hizmet etmek için sizi nasıl seferber ettiklerini görmüyor musunuz? Bu adiliğe nasıl razı gelebilirsiniz?

Dininizin, ümmetinizin ve ülkenizin safında yer almanızın zamanı gelmedi mi?

Son olarak da sömürge hizmetkârlarına deriz ki, Tunus’ta bir daha asla geri dönmemek üzere sömürgeci ajanların kökünü kazımak için Allah’a ahdetmiş yiğitler var.

وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ“Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.”^{[Yusuf 21]}