Tunus’ta darbe yönetimi, yabancı elçiler ve Batılı diplomatik misyonların, ülkenin egemenliğini ihlal etmesini ve politik kararını gasp etmesini durduramazken, siyasi aktivistleri tutuklamaya cüret edebiliyor! 9 Eylül 2021’deki “Tunus Vilayeti’nden Ez Zeytune Topraklarındaki Değerli Tunus Halkına Bir Çağrı”başlıklı bildiriden bu yana Hizb-ut Tahrir üyelerine yönelik tutuklamalar ivme kazandı. En son 24 Eylül 2021 Cuma günü El İntilaka mahallesinde gerçekleşen ve Cumhurbaşkanı Kais Said’in izlediği sürecin risklerinden bahseden protesto gösterisinin ardından beş genç kaçırıldı. Sırasıyla bu gençler şunlardır: Bassam Ferhat, İzzeddin El Mennai, Muhammed Ali El Avni, Nebil Ez Zeydi, Ali El Cendubi’dir. Ayrıca güvenlik güçleri, bazılarının evlerine baskın düzenledi, ailelerini ve çocuklarını korkuttu, kitaplarına, Hizb-ut Tahrir bayraklarına ve bildirilerine el koydu.

Darbe yönetimi, Hizb-ut Tahrir ile entelektüel ve politik mücadele yapamıyor. Kendi yasalarını çiğnemesine, tüm idari prosedürleri ve politik normlarını ihlal etmesine, siyasi aktiviteler sırasında Hizbin gençlerini keyfi tutuklamasına ve baskı yapmasına rağmen Hizbin sesini kesemedi.

Bir bildiri ya da bir siyasi aktivitenin ardından gençleri tutuklamak, devlet skandalıdır, yetkililerin çürümüşlüğünü, anayasa ve yasalara bağlılık iddialarının kocaman bir yalan olduğunu gösteriyor. Görünüşe göre Hizb-ut Tahrir’in, sömürgecilik ve yerel aparatlarının kökünü kazıma çağrısı ve İslam temelli bir Raşidi yönetim kurma çalışması, Batı elçiliklerini rahatsız etmiş olmalı ki, gençlerini tutuklamak, partinin imajını lekelemek, sesini kısmak ya da susturmak için yerel uşaklarını harekete geçirmiştir.

Hizb-ut Tahrir’in çalışmasını engellemek istiyorlar, çünkü bildirisi, Batı hegemonyası için iktidar mücadelesi veren politik sınıfın köleliğini afişe etti ve çünkü Hizb-ut Tahrir, Tunus’un yaşadığı politik kaosun sebebi olan yozlaşmış demokratik sistemi ortadan kaldırmaya çağırıyor ve İslami yönetimi kurarak İslami hayatı yeniden başlatmaya davet ediyor.

Burgiba, Bin Ali ve Es Sebsi de, Hizb-ut Tahrir ve İslam’ı hâkim kılma çağrısıyla mücadele etmişlerdir, ancak hepsi bu dünyadan göçüp gitti, geride davet ve gençleri kaldı. Bugün Kais Said de aynı yaklaşımı takip ediyor, Allah’ın izniyle o da aynı akıbetle karşılaşacaktır. İslam daveti, dindar ve saf adamlarıyla dimdik ayakta kalacak, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurarak, Allah’ın istihlaf, zafer ve hâkimiyet vaadini gerçekleştirme yolunda ilerleyecektir. Akıbet muttakiler içindir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

تِلْكَ الدَّارُ الْآخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوّاً فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَاداً وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ “İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir.” ^{[Kasas 83]}