Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti, 15 Ekim Cuma günü laik iktidara ve ülkenin politik gidişatına meydan okumak için Cuma namazının ardından başkent Tunus, Kayravan ve Safakes şehirlerinde gösteriler düzenledi. 25 Temmuz öncesi veya sonrası süreç arasında hiçbir fark yoktur. Gösterilerde “Demokrasi veya diktatörlük değil, İslami Hilafet” sloganları atıldı. Ülkeyi Batı hegemonyası ve yerel uşaklarından kurtarmaya, parlamenter demokratik ve diktatör başkanlık sistemini reddetmeye, İslam’ı yönetim ve yasamanın temeli kılmaya, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmaya çağıran konuşmalar yapıldı.

Gösteriler, başkent Tunus’ta El Fetih Cami, Safakes’te El Lehmi Cami, Kayravan’da El Gufran ve En Nakar camileri önünde gerçekleşti. İktidar, meydanlarda düzenlenmesi talebini reddetti. Katılımcıların girişini engellemek için başkentteki belediye meydanı ve devrim caddesini askeri kışlaya çevirdi. Sonra insanların gösteriye katılımını önlemek için El Fetih Camii’ne güvenlik filosu gönderdi. Safakes kentinde bazı Hizb-ut Tahrir genci gözaltına alındı, ancak aynı gün serbest bırakıldılar.

Hizb-ut Tahrir’i yalnızlaştırmak, Batılı proje sahiplerinin meydanlarda gösteriler düzenlemesine izin vermekle birlikte, gerçek İslami projenin kalabalıklara ulaşmasını önlemek için gerçekleşen beyhude eylemler ve seri girişimler, şüphesiz Tunus’taki yönetişim sistemlerinin Batı ülkelerinin kararıyla var olduklarını kanıtlıyor. İslam’la mücadele eden, İslam’ı yönetim ve yasamadan dışlayan, kitleleri etkilemesinin önüne geçen bu yönetim sistemleri, ülkenin ve halkın Batı hegemonyası altında kalmasının sigortasıdır.

Ey Tunus halkı! Burgiba ve Bin Ali, ülkeyi Cumhurbaşkanlığı sistemine göre yönetti. Sonra Tunus’ta parlamenter demokratik sistem egemen oldu. 25 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Kais, anayasaya göre yeni bir başkanlık sistemi kurmak için darbe yaptı. Söz konusu anayasa, Hilafetin yıkılışının, İslam’ın yönetim ve yasamadan dışlanışının ardından sömürgeci ülkelerin İslam ümmetine dayattığı insan yapımı anayasalardan farksızdır. Devrim öncesi veya sonrası anayasalar arasında hiçbir fark yoktur. Yönetimleri, ümmeti sefalete, bedbahtlığa, polisiye yönetimine, ekonomik ve politik krizler sürükledi. Yaşadığımız durum için yegâne çözüm, devrim sabitelerini dönmek, sistemi devirmek, sömürgeci Batı etkisinden kurtulmak, Kitap ve Sünnetten geliştirilen bariz siyasi proje temelinde birleşmek ve bütünleşmek, Hizb-ut Tahrir ve politik liderliğiyle Allah’ın rızasına doğru ilerlemek, devrimin hedeflerini, ümmetin çıkarını ve iki yurtta da mutluluğunu gerçekleştirmek, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurarak eski izzet ve kahramanlığını diriltmektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}