Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti, 15 Ekim Cuma günü başkentteki El Fetih Cami önünde bir gösteri düzenledi. Gösteride, laiklerin yozlaşmışlığını durdurmak, efendileri Avrupalılar adına ülkemizde yürüttükleri çatışmayı sonlandırmak için Tunus halkına bir çağrı yaptı. Gösteride Hizb-ut Tahrir, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bayrağını dalgalandırdı, Allah’ın kitabında yer alan ayetlerden oluşan sloganlar attı. Bazıları şunlardır:

إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ “Hüküm ancak Allah’a aittir.” ^{[Yusuf 40]}

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِي الْأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ “Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Rasûl’e götürün; bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” ^{[Nisa 59]} Bunlar, Allah’ın aziz Kitabında yer alan muhkem ayetlerdir. Kesin bir şekilde Allah’ın indirdikleriyle yönetmenin ve insanları Allah’ın Şeriatıyla yöneten bir Halifenin varlığına delalet ederler.

Ancak her zamanki gibi yalancı ve düzenbaz laikler, yalancı borazanlarını öttürmeye başladılar. Hizb-ut Tahrir gençlerinin El Fetih Cami’ne zorla girdiklerini, caminin minberini kırdıklarını ve güvenlik güçlerinin camiyi kuşatma altına aldığını ileri sürdüler. Bu, kamuoyunu yanlış yönlendirmek için umutsuzca bir girişimdir, konuşmasına yasak getirmesi için iktidarı Hizb-ut Tahrir’e karşı kışkırtmaktır. Diyanet İşleri Bakanlığı’nın açıklaması gecikmedi. Yalancıları destekleyen soğuk bir açıklama yayımladı. 16 Ekim Cumartesi günü Kayravan’da bir basın toplantısı düzenleyen Diyanet İşleri Bakanı, Hizb-ut Tahrir’in başkentteki El Fetih Cami önünde düzenlediği gösteriye ilişkin bir açıklama yaptı. Hizb-ut Tahrir’i hedef alan açıklamasında bakan, belirli bir grubun kasten karışıklık çıkardığını ve bazı sloganlar attığını söyledi. Diyanet İşleri Bakanı, camide olanlara imamın da karıştığı iddiasını yalanladı. Yaptığı açıklamada, “İmamın anasının ak sütü gibi tertemiz olduğunu belirtti.” Bakan, Hizb-ut Tahrir’in namaz kılanları kışkırtmak istediğini ama başarısız olduğunu iddia etti. “Camiler buna boyun eğmedi, camiler Allah’ındır, Allah’tan başka kimseye kulluk etmeyin.” dedi ve politik eylemlerden uzak durmaya çağırdı. Bakan, “Allah’ın evine herhangi bir siyasi ajandanın dayatılmasını kabul etmeyeceğiz.” dedi.

Diyanet İşleri Bakanlığı’nın açıklaması ve Bakanın bu ifadeleri karşısında Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, aşağıdaki gerçekleri açıklıyoruz:

1- Diyanet İşleri Bakanı laikleri destekliyor ve yalana arka çıkıyor. Laiklerin yalanını ve desiselerini açığa çıkarmak yerine yaşananları haklı gösterme çabasında. Laiklere imamın minberde söylediklerini özetleyen bir rapor sundu. İmam ve Bakanlığın Hizb-ut Tahrir’in çağrısıyla hiçbir ilgisinin olmadığını kanıtlamaya çalıştı. Sonra demode olmuş laik söylemlerle Hizb-ut Tahrir ve çağrısına saldırdı.

2- Bakan, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğuyla delil getirdi:

وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَداً “Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.”^{[Cin 18]} Peki, Hizb-ut Tahrir Allah’tan başkasına mı çağırıyor? Allah’ın Şeriatının hakem kılınmasına çağıran Hizb-ut Tahrir’in bu çağrısını bakan, Allah’tan başkasına çağrı olarak kabul ediyor! Bu çok tuhaf ve ilginç değil mi? Hizb-ut Tahrir gençlerinin attığı sloganlar, Allah’ın Şeriatının hakem seçilmesinin farz olduğunu söyleyen Kuran ayetleridir. Fakat bakan, bu ayetleri Allah’tan başkasına davet olarak kabul etmekte ve siyasi ajandaya hizmet ettiğini ileri sürmektedir! Sömürgeci bağımlılığın kabul edilemeyeceğine çağırmak, ajitasyon mu? Allah’ın Şeriatının ikamesine çağırmak, provokasyon ve fitneyi körüklemek mi?

قَاتَلَهُمُ اللّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ “Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!” ^{[Münafikun 4]}

3- Hizb-ut Tahrir gençlerinin kaldırdığı bayraklar, partisel bayraklar değildir, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bayrak ve sancaklarıdır, tüm Müslümanların bayrağıdır. Üzerinde “La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah”yazılıdır. Ama bakan, laiklerden korktuğu için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bayrağından uzak durmaktadır!

4- Ez Zeytuneli (Tunus) olduğunu iddia eden bakan, Hilafetin kurulmasının Allah’ın bir farzı olduğunu bilmiyor mu? Camiler, Allah’a ve Allah’ın hükmünün uygulanmasına davet için değilse peki o zaman ne içindirler? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem camide biat aldı. Raşidi Halifeler de Hilafetleri için camide biat aldılar. Bugün Hizb-ut Tahrir de camilerin önünde Hilafete çağırmaktadır. Çağırmaya da devam edecektir, çünkü Hilafet Allah’ın bütün Müslümanlara bir farzıdır.

Bakan ve hükümeti ve başbakanı bilsin ki biz, gündemimiz üzere değillerdir. Sadece gelip geçici rastlantısal varlıklardır. Müslümanlara ve dünyaya tahakküm eden sömürgeci efendilerinin yok oluşuyla ilintililerdir. Dünyayı her türlü kölelik ve sefalete sürükleyen sömürgecilerin suçlarından insanlığı kurtaracağız. Biz, İslam gibi yüce bir mesaj taşıyoruz. Dinini ikame etmek ve üstün kılmak için Allah’a yalvarıyoruz. Kâfirler hoşlanmasalar da Allah, dinini tüm dinler üzerine üstün kılacaktır.

Hayatımızı ve canımızı kurulması için adadığımız Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafetin Allah’ın izniyle zamanı gelmiştir. Bu konuda şüphesi olanlar, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğuna kulak versin:

مَنْ كَانَ يَظُنُّ أَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ “Her kim ona (Muhammed’e) Allah’ın dünyada ve ahirette asla yardım etmeyeceğini zannediyorsa hemen tavana bir ip çeksin, sonra kendini assın da bir baksın; başvurduğu (bu yöntem), öfkelendiği şeyi giderecek mi?” ^{[Hac 15]}