Eş Şuruk gazetesi ve Mosaïque FM, 15 Ekim 2021’de başkent Tunus’taki gösterileri sonrası Hizb-ut Tahrir’e akla mantığa sığmaz iftiralar atmıştı. 31 Ekim 2021 Pazar günü bu kez El Arab gazetesinin Tunuslu yazarı, “Hizb-ut Tahrir’den sürpriz Kais Said çıkışı”başlıklı bir makale yayımladı. Makalesinde yazar, “Parti destekçilerinin başkentin merkezindeki El Fetih Cami bastığı olay, kamuoyu ile ilişkisinde dönüm noktasını temsil etmektedir. Camilerin siyasete alet edilmesi endişelere neden oldu. Bu, Tunuslular için hassas bir konu.”dedi.

Bu arsız gazeteci, Eş Şuruk gazetesinin eskimiş iftiralarını dillendirdi. “Parti destekçilerinin başkentin merkezindeki El Fetih Camini bastığı” haberi, Diyanet İşleri Bakanlığının uydurmasıdır. Söz konusu gazeteci, profesyonel medya kurallarını ihlal etti, haberleri araştırmak ve yanlış haberleri doğru olanından ayırt etmek profesyonel gazeteciliğin ilkeleridir.

Şüphesiz en büyük suç, medya organlarınındır. Eğer El Şuruk, Mosaïque FM ve İngiliz El Arap gazetesi, profesyonel saygın medya organları olsaydı, internet sayfalarında ve gazetelerinde yalan ve iftiralar yayınlamazlardı. Ancak görünüşe göre bu medya organlarının ucuz gündemleri, gerçeğin tersyüz edilmesini ve demagojide ifrata kaçmalarını gerektiriyor.

Bu medya organları, 25 Temmuz kararlarının ardından Hizbin harekete geçtiğini iddia ettiler. Bu kasıtlı ve bayatlamış yalanlarıyla devleti Hizb-ut Tahrir’e karşı kışkırtmaya ve Hizbin 25 Temmuz’dan önceki yöneticileri desteklediği algısını vermeye çalışıyorlar. Oysa Hizb-ut Tahrir’in, ister 25 Temmuz öncesi isterse sonrası rejim olsun, Allah’ın indirdikleriyle yönetmeyen insan yapımı anayasal rejimlere karşı çıktığını dünya âlem biliyor. Bu bağlamda gazeteci, “2011 seçimleri sonrası ülkenin yaşadığı keskin politik kriz ortamında Hizb-ut Tahrir neredeyse ortalıklarda yoktu.” ifadelerini kullandı.

Gazetecilik kariyerinin başındaki bu gazetecinin söyledikleri, batıl bir iddia, düpedüz tahrifat ve büyük bir demagojidir. Zira Hizb-ut Tahrir ve gençleri, ülkenin uğradığı siyasi istasyonların tümünde aktifti. Acımasız Burgiba ve Bin Ali rejimleri karşıtıydı. Bin Ali’yi deviren devrime katıldı. Şeriatın uygulanmasını talep etmek ve 2013-2014 yıllarında Kurucu Meclisi reddetmek amacıyla on binlerce genciyle gösterilere liderlik etti. 2015’de “Wino Petroleum” kampanyasına öncülük etti. Ülke genelinde yüzlerce panel, siyasi seminer ve gösteriler düzenlendi. Siyasi olaylara ilişkin pozisyonunu ifade eden yüzlerce basın açıklaması ve bildiriler yayımladı. Siyasi ve entelektüel kampanyalar yürüttü, yıllık konferanslar düzenledi. 13 Haziran 2015’te Manzah Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen “Kuzey Afrika büyük bir devletin payandasıdır” başlıklı yıllık konferanstaki atmosfer ve katılım, bu büyük demagojiye en iyi yanıttır. Hizbin popülerliğinden ve Tunusluların etrafında toplanmasından şoke olan Tunus yönetimi, Hizbe baskı politikası izledi, faaliyetlerine sansür uyguladı. Hizbi karalamak için ara sıra yalanlara ve demagojilere başvurdu.

Böylesi gazetecilerin seviyesiz yalan ve iftiralara başvurması gerçekten utanç verici. Haberi, bazı saygın radyo istasyonları ve televizyonların aktardığı gibi aktarmaları daha etik olurdu.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَنْ تُصِيبُوا قَوْماً بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” ^{[Hucurat 6]}