Cumhurbaşkanı Kais Said, 13 Aralık 2021 Pazartesi akşamı bir dizi kararlar açıkladı. Özetle bazıları şunlar:

- İnsan yapımı anayasanın değiştirilip, parlamenter sistemi başkanlık sistemine dönüştürecek başka bir insan yapımı anayasanın getirilmesi.

- Milletvekilliği seçimleri düzenlenmesi.

- İnternette ve küçük yerleşim birimlerinde milli istişare düzenlenmesi.

Bu yol haritası için bir zaman cetveli belirlendi. (20 Mart 2022’de istişarenin tamamlanması, 25 Temmuz 2022’de anayasa değişikliği referandumu, 17 Aralık 2022’de milletvekilliği seçimleri yapılması)

Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Kais Said, bu yol haritasında seleflerinin ayak izlerini takip ediyor:

1- Cumhurbaşkanı Said, Tunus’un kurtuluşu ve değişimi için olağanüstü önlemler aldığını öne sürdü. Laik anayasa başka bir laik anayasayla değiştiriliyor.

2- Milletvekilliği seçimlerine gelince, mevcut meclisi iptal edip başka bir meclis belirleme çabasıdır. Yeni mecliste belki bazı yüzler değişebilir ama işlevi asla değişmeyecektir.

Peki değişim nerede?

Laik rejim, Tunus’u uçurumun dibine getirdi, ümmetin inandığı ve sevdiği İslam sistemini yönetimden ve yasamadan dışladı.

Evet, anayasanın bazı maddeleri veya tamamı değişebilir, ama anayasa, kaprislerine uyan, kendi çıkarlarını göz önünde bulunduran bir avuç insanın, daha doğrusu ülkemizdeki hâkim güçlerin bir anayasası olarak kalacaktır.

Meclisi değiştirmek için seçim kanununda değişiklik yapılacak. Yeni mecliste yüzlerin bir kısmı veya tamamı değişebilir, ama yine de insanların yasa koyduğu bir meclis olarak kalacaktır. Tunus’taki egemen güçlere boyun eğecek, halkın çıkarları pahasına sömürgecilerin çıkarlarına hizmet etmeye devam edecektir. Âlemlerin Rabbinin hükümleri işlevsiz kalacak, adaletsizlik ve zulüm insanlara musallat olmaya devam edecektir. Çünkü insanların akıbeti bir avuç insanın elindedir.

Cumhurbaşkanı, krizden çıkışın yol haritasında seleflerinin izinden gidiyor. Şöyle buyuran Allah’ın Kitabından yüz çeviriyor:

وَأَنِ احْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَا أَنزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ “Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın.” ^{[Maide 49]}

3- Milli istişare, bir nevi illüzyondur, akılları küçümsemedir.

Kararların halkın iradesi olduğu algısı verilmektedir. Oysa gerçek şu ki, bunlar arkalarında çıkar ve nüfuz sahiplerinin olduğu bir avuç hukukçunun anayasal, yasal değişiklikleri ve kararlarıdır. Ardından bazı insanlar sandığa götürülecektir. Sonuçlar önceden belli. Sonuçları sömürgeci ülkeler belirliyor. Daha da tehlikelisi, halkın egemen olduğu ve karar vericilerin yalnızca halk olduğu söylemi, gerçekliği olmayan hayali bir yanılsama olmasının yanı sıra halkın inancıyla, namazlarında okudukları Kuranı Kerimle ve Allah’ın buyruğuyla çelişmektedir:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْراً أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُّبِيناً “Allah ve Rasûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Rasûl’üne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” ^{[Ahzab 36]}

Ey Zeytune ülkesinin değerli halkı! Ey güç ve kuvvet ehli! Cumhurbaşkanı, Tunus’u Avrupa ülkelerinin çiftliği haline getiren seleflerinin izinden gidiyor. Bu, mevcut yüzleri başka yüzlerle değiştirmekten başka bir şey değil. Kais Said’in seleflerinin bir kopyası olduğunu keşfetmek için bir on yıl daha acı çekmemiz mi gerekiyor?

Evet, bu, onların kuruntularıdır. Peki, Tunus halkı bu laik saçmalığa sessiz kalacak mı?

Tunus’ta Müslüman halkın istediği değişim, Âlemlerin Rabbini hoşnut eden değişimdir. Bu değişim, dünyada ve ahirette kurtuluşa erişmek için İslam’ın hükümlerini uygulama sahasına koymakla olur.

Bu değişim, başta buğday, enerji, ilaç, giyim, demir ve diğer stratejik emtialarda kendi kendine yeterlilik sağlar.

Bu değişim, kara, su ve hava kıta sahanlığımızı ihlal eden askeri anlaşmalar karşılığında Amerika’nın dayattığı silahlar yerine kendi silahımızı kendimizin üretmesini sağlar.

Bu değişim, petrol, gaz ve mineral zenginliği kamu mülkiyeti haline getirir, faydalarını yağmacı sömürgeci şirketlere değil, halka ait kılar.

Bu değişim, Batının ülkemiz üzerindeki hegemonyasını yıkar, otoriteyi ümmete, egemenliği Şeriat ait kılar.

Ey Tunus halkı! İnsan yapımı anayasal sistemler, ülkenin açmazlarının üstesinden gelemez. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet projesine olan güven giderek güçleniyor. Hilafet projesi, Tunus’u siyasi ve ekonomik krizlerinden, Batı hegemonyasından ve yerel araçlarından kurtaracak tek projedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَاناً لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ “Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” ^{[Nahl 89]}