26 Şubat 2022 Cumartesi günü Safakes adli polis ekibi, 29 Eylül 1998 doğumlu Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Hizb-ut Tahrir üyesi Safakesli Ahmed bin Beşir bin Mebruk Latif’i tutukladı. Ahmed Latif, 04 Şubat 2021’de terör örgütüne üye olmak suçlamasıyla bir yıl hapis cezasına çarptıran Tunus Asliye Mahkemesi Sekizinci Dairesi’nin kararının ardından Tunus Asliye Mahkemesi’nin 21 Şubat 2021 tarihli ve 932 sayılı teftiş genelgesi uyarınca tutuklandı!

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu aşağıdaki gerçekleri açıklıyor:

1- Hizb-ut Tahrir gençlerinin tutuklanmasının terör örgütüyle hiçbir ilgisi yoktur. İslami fikirleri nedeniyle kovuşturmaya maruz kalıyorlar. Kovuşturulmaları, Tunus ve halkının kaderiyle oynayan müflis rejimin İslam karşıtı politikasının bir parçasıdır. Ahmed Latif, tutuklanıp gençliğinin baharında cezaevine atılıyor, fikirlerinden dolayı eğitimine ara vermek zorunda kalıyor.

2- Hizb-ut Tahrir gençlerine “terörizm” yaftası vurmak, tamamen siyasidir, kamuoyunu partiden soğutmayı, Tunus halkını İslam’ın hükümlerine göre yaşama çalışmasından alıkoymayı amaçlıyor. Hizb-ut Tahrir, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in davet metodunu benimser, şiddeti reddeder, aksine suç sayıp haram addeder. Bu tür “terör” tutuklamaları, sadece bir bahanedir, güvenlik birimlerinin baskıcı ve kötü niyetli kesimler yararına uyduruk davalar üretmesine yol verir.

3- Terör yasası uyarınca Ahmed Latif’e atfedilen “Tekfir ve Tekfirciliğe davet” suçlamasının, hukuki hiçbir dayanağı yoktur. Atfedilen tüm eylemler, siyasi ve fikri duruşunu ifade eder. Hiçbir koşulda terörle mücadele yasası kapsamına girmez.

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, bu halkın ayrılmaz bir parçasıyız, uzaydan gelmedik. Halk bizi biliyor, gençlerimizi tanıyor ve nasıl bir kitle olduğumuzun farkında. Bu nedenle tutuklamalar, hapishaneler ve baskılar, İslami hayatı yeniden başlatma çalışmasından bizi asla caydıramaz. Hizb-ut Tahrir yürüyüşünde kesinlikle yalpalamaz. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodunu takip eder. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ ءَامَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” ^{[Nur 55]}